Us ayrı bir kimliksizliği büyütmeye başladığında kayboluyor tüm anılar.... ve kesintisiz bir acıyla yamyassı olmuş ruhuna yaptığın işkenceler giderek anlamsızlaşıyor orada... Dört duvar... bulamaç haline gelmiş bir geçmişle kaplıyorsun tüm bedenini... kozaya girmiş bir kelebek gibi.. sanki sen orada kaldığın müddetçe, geçmiş mukozan seni sıcak ve güvende tutacak... sanki artık ‘dış dünya' olarak tabir ettiğin ve etkilerini giderek daha derinden yaşadığın şey ile aranda olan o ince zar seni koruyabilecek... Anlamsız bir yanılsamanın ve çocukça bir avuntunun peşine takılıp, gerçekle arandaki tüm bağlardan sıyrılıyorsun...
Gerçek... ve senin gerçeği duyumsayışın... olmayanın peşinde kendini yeniden var etmeye çalışmanın mantıksızlığı... hiç büyümemiş olmayı isteyişin... çünkü çocuk kalmak bedenini ve ruhunu özgür bırakacak bir anahtar gibi.. Bu da farklı bir yanılsama.. Çünkü çocuklar asla özgür değildir... yarım bırakılmışlığına çare çocuk olman değil, senin kendini tamamlaman...
Lütfen ağlama artık... Biliyorum her şey yeterince zor... Dünya senin kabuğun altında ezilecek kadar küçük.. Ama sen varoluşu anlamlı kılan ruh... Seninle olmak öylesine güzel ki... Tüm yarım bırakılmışlıklar sende bütünleniyor. Tüm cevaplar sende gizli. Ah bir de sen anlayabilsen ne kadar değerli olduğunu. Sensiz kalmanın ne denli zor olduğunu bir görebilsen. Ama öylesine hafife alıyorsun ki kendini, karışmaya çalıştığın hiçlik bile senden daha hacimli. Lütfen, ağlama artık....
Sana saatlerce anlatabilirim, tekrar tekrar.... ama sen anlamak istemedikten sonra neye yarar? Ver elini... Çıkalım sonsuzluğa... Orada bıraktığımız, unutmaya çalıştığımız gerçeklikleri bulup indirelim yeryüzüne... Yeniden sevelim birbirimizi.. Yeniden sevişelim korkmadan... yeniden... hep yeniden... ve hiç tatmadıklarımızla harmanlayalım bildiklerimizi... o zaman kıyasla mutluluğu umutsuzlukla... Tercihi sana bırakıyorum sonrasında; ister tadına bak gülümsemenin, ister kal o çok sevdiğin acıyla....
Diyordum ki; bir çocuk sevdim yine
Öylesine içimde, benden bir parça
Ama kanıksamış gözyaşını içtiği su gibi
Desem ‘hadi ver elini, çıkalım sonsuzluğa...'
Gelir mi?
Lütfen ağlama artık...
Bir kez olsun bak şu gülümsemenin tadına ....
Ayşegül Metin
02.11.2004