Ballar Akıyor

Milletin vekiline ayda 800 milyon zam, emekliye ise tüfe endekslerine göre yüzde 1.8 yani iki milyon ile üç milyon arası zam yapılmış oluyor.

yazı resim

Ballar Akıyor
Milletin vekiline aylık sekiz yüz milyon zam, emekliye ise tüfe endekslerine göre yüzde 1.8, yani sigortalılara ve Bağ-Kur emeklilerine ortalama iki milyon ile üç milyon arası zam yapılmış oluyor. Şurada seçime yaklaşık iki yıl kaldı. Belli olmaz, ipin ucunu iyice kaçırmış olan iktidar ortakları, baskın bir erken seçimle düze çıkma çabasına düşerler ve erken seçim kararı alıverirler. Yeniden aday olup seçilmek için yollara düşenler, bu zam işindeki uçurumu nasıl izah edecekler. Siz asilsiniz. Asilliğiniz nedeniyle aldığınız o küçücük maaşınızla harikalar yaratırsınız. Oysa bizim adımız üstümüzde vekil. Biz sizler kadar becerikli değiliz. Öyle küçük maaşlarla idare edemeyiz mi diyecekler? Kiminin ağzından bal akar, millet vekillerimizin ise ballar ceplerine akar.
DSP millet vekili Cahit Savaş Yazıcı, telefon ödeneklerimiz çok az. Seçmenler ile sürekli telefonlaşıyoruz. İki maaş düzeyinde artırılmalıdır diyor. Ama dili delegeler ile demeye varmıyor. Okuyucularıma soruyorum, sizi bu güne kadar seçtiğiniz millet vekillerinden hangisi bir kez olsun aradı. Sizleri niye arasınlar ki? Ön seçimde yalnızca delegeler oy kullanıyorlar. Hepimiz de delegelerin bunları seç diye önümüze uzattıkları oy pusulasını kullanmak zorundayız. Her ne kadar demokrasi bu değilse de, vatandaşlık görevimizi ifa için sandığa gitmek zorundayız. Gittikten sonra da boş oy kullanacak değiliz ya.
Çok borcu olan bir arazi zengini ile sohbet ediyoruz. Kendisine,
Neden arazilerinin bir kısmını satıp borçlarını ödeyip bu ağır faiz yükünden kurtulmuyorsun. Siz ekonomistsiniz. Tefeciye elini kaptıran, kolunu kurtarabilir mi? Bunu herkesten çok sizin bilmeniz gerekir. Yamaç bir yerde yetiştirmeye çalıştığı zeytin fidanlarını kastederek,
Benim çocuklarım var. Ne yapıp edip onları büyüteceğim. Onlar bir büyüsün elimden tutarlar dedi. Oysa elini tefecilere kötü kaptırmıştı. Borç o denli hızlı büyüdü ki ne olduğunu anlayamadı. Anladığında ise iş işten geçmişti. Bu ağır yükü taşıyamayan kalbi durunca her şey bitti. Çocuklarım dediği zeytin fidanları sökülüp arsa olarak parsellendi. Ne yazık ki o borçlanarak, borçtan kurtulamayacağını bir türlü anlamak istememişti.
Amerika’dan on üç milyar borç gelecek haberine en çok borsacılar sevinmişti. Bu taze para ile borsa yükselecek, servetlerine servet katacaklardı. Olmadı. Gelen para ekonomiyi canlandırmaya yetmedi. Ekonomiyi dış borçlarla düze çıkaracaklarını sananlara haykırmak gerekir. Taşıma suyla değirmen döner mi? Ne yapıp yapıp üretimi arttırın ve faiz yükünden kurtulun. Üretenlerin ürettiklerine de Pazar bulun. Ülke borçlanarak değil, üretimi arttırarak düze çıkar.
***
Son günlerde petrol ile ilgili büyük tartışmalar yaşanıyor. Sayın Sinan Aygün’ün yaptığı araştırmaya göre ülkemiz bir petrol denizinin üzerinde. Oysa petrol mühendisleri bunu kabul etmiyorlar. Niye var desinler ki? Var deyip te git petrol ara diye dağlara mı sürülsünler? Oysa gelişmeler sevindirici bir şekilde Sayın Sinan Aygün’ü haklı çıkarıyor. Son açılan petrol kuyusunda üretim tam gaz devam ediyor. Nedense Trakya’da bulunan doğal gaz petrol kadar ses getirmedi. Oysa doğal gaz da petrol kadar değerlidir. Keşke yeteri kadar doğal gaz çıksa da dışarıya doğal gaz için ödediğimiz dövizler ülkemizde kalsa.
***
İnsan Hakları Derneği adlı bir dernek var. Bu derneğin işi gücü insan hakları kisvesi altında ülkemize çamur atmak. Bu derneğin İstanbul şubesi başkanı Avukat Eren Keskin, Almanya’nın Köln kentindeki bir toplantıda Türk ordusuna iftira çamurları atıyor. Nerede ülkemize yönelik bir melanet varsa altından hep bu sözüm ona İnsan Hakları Derneği çıkıyor. Bu beyler sormak gerekir. Sizler hep vatan hainlerini, eşkıyaları, canileri savunuyorsunuz. Peki o canilerin öldürdükleri insanların yaşama ve insan hakları yok mu? Sizler ne zaman anlayacaksınız? Bu ülkenin bizim, öldürülen, soyulan insanların bizim insanlarımız olduklarını ne zaman öğreneceksiniz. Her şeyden önemlisi onca çamur attığın, elin insanına karşı rezil etmeye çalıştığın ülkene nasıl geri döneceksin? Hangi yüzle döneceksin? Eğer bu memlekette insan haklarına saygı olmasaydı, sen o ülkeden ülkemize geri dönebilir miydin? Şükretmelisin. Bu ülkede demokrasi de var insan hakları da. Öyle olmasaydı döndüğünde ölünü bir çukurda ya da hendekte bulurlardı. Dileğimiz bağımsız yargının size hak ettiğiniz dersi vermesidir.
Özcan NEVRES 18 Mart 2002

Başa Dön