Bindiği Dalı Kesmek
Akıl ve mantık böyle der. Oysa bir süre önce Antalya Alanya’da bulunan üç cesedin üç Alman turistin cesedi olduğu belirlendi. Bu insanlar her yaz Türkiye’ye gelen ve ülkemize döviz getiren turistlermiş. Üstelik işkence edilerek öldürülmüşler. Her yıl turist patlaması bekleyen ülkemiz için ne kötü bir olay. Ülkemiz insanları için barbar diyen Avrupalılara yine fırsat çıktı. Yıllardır emekleyen turizmimize yine büyük bir çelme takıldı. Bu gidişle turizmimiz emeklemekten hiç kurtulamayacak.
Yıllar önce Fethiye Ölü Denizde Yiğit adlı bir yiğidimiz!! Avusturya elçisinin karısını ve kızını canavarca katletmişti. Yiğidimiz idam isteğiyle yargılandı ve idama mahkum edildi. Avukatlar onu idamdan kurtarmak için ellerinden geleni yaptılar ve yiğidimizin idam edilmesini engellediler. Ecevit’lerin duygusal affı sonucu bu cani belki de ceza evinden çıkmış ve aramızda yaşıyordur.
Suçlar, suçluların hak ettiği cezayı almadıkları sürece artmaya devam edecektir. Verilen cezalar caydırıcı olmadığından kadınlarımız çantalarıyla sokağa çıkmaya korkar oldular. Bazen boş bir çanta yüzünden yollarda sürüklenen kadınlar canlarından da oluyorlar. Oto sahibi olup da tedirgin olmayan var mı. Her sabah kalktığımda pencereden arabamın yerinde durup durmadığına bakıyorum. Kaç kez arabam çalındı. Kaç kez de oto teybim. Üç yüz milyon değerindeki teybim çalındıktan sonra arabama eski bir teyp taktım. Güpegündüz arabamın kapısı inşaatçı çivi ve kalıp sökme lövyesiyle kanırtılıp açılmış ve o eski teybim de çalınmıştı. Teyp elli milyon yapmaz. Oysa arabaya verilen zarar yüz milyon lira. O olaydan sonra aylarca arabama teyp takmadım. Torunumun istemesi üzerine hurdacıdan aldığım bir teybi onararak arabama taktım. Teybin üst kapağı ve açma düğmesi yok. Buna rağmen teybi çalmak isteyen çıkar ve arabama hasar yapar diye korkuyorum. Arabaya yeni bir teyp alınabilir ama, turistleri küstürmek geri dönüşü olmayan aymazlıktır. Meyveli ağacı kesmektir.
Turistler ülkemize gelen konuklarımızdır. Onlara her zaman iyi davranmalıyız. Yaptıkları harcamalarla ülkemizin döviz gereksinimin büyük bölümünü karşıladıklarını hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız. Aksi halde bindiğimiz dalı kesmiş oluruz.
***
Bingöl depremi sonrası gözler Marmara’daki olası depreme çevrildi. Deprem konusunda en büyük benim deyip her gün televizyonlara çıkıp kesinmiş gibi depremin şiddeti konusunda bilimsel konuşmalar yapan bilim adamları var. Oysa Profesör Naci Görür bu konuda çok değişik şeyler söylüyor. “Deprem araştırmaları milyonlarca dolar harcamalarla yapılır. Öyle gözle ya da sağdan soldan alınan duyumlarla elde edilen bilgilerle deprem için kesin konuşulamaz. Bu konuşmalarla hem devlet görevlileri, hem de vatandaşlarımız aldatılıyor.” Doğru söze ne denir? Deprem konusunda konuşmakta en yetkili kişilerin sismik araştırmalara katılan, ya da bu bilgilerin aktarıldığı bilim adamları yetkili olmalıdır. Her kafadan çıkan sesler kafaları karıştırmaktan öte hiçbir işe yaramaz.
***
Yaz ile birlikte iç turizm de canlanıyor. Yerli ve yabancı turistlerin ve yazlıkçıların sahil kentlerine olan ekonomik katkıları yadsınamaz. Sokak ve caddelerin hareketlendiği bu günlerde sokaklar köpek istilasına uğramış durumda. Her tarafta başı boş köpekler korku saçıyor. Yolda yürürken yaşlıca bir hanım iyice yanıma sokuldu. Evime öbür sokaktan gitmem gerekiyordu. Köpek korkusundan yolumu uzatıp buradan gideyim dedim. Burası da köpekten geçilmiyor dedi. Kadın çok haklıydı. Köşeyi bir kurt kırması köpek tutmuş, geçebilirsen geç. Kadına köpek kuyruk sallıyorsa korkma, sallamıyorsa kork dedim. Buna rağmen köpek saldırmaya kalkışırsa yere çök ve taş atacakmış gibi yap dedim. Yine de atasözümüzü uygulamakta yarar vardır. İte dalaşmaktansa çalıyı dolanmak yeğdir. Dolanacak çalı olmadığına göre tek umar belediyeyi dolanmaktadır. Bu köpek sorununu hal yoluna koymak da belediyenin görevidir.
Özcan Nevres
Bindiği Dalı Kesmek
Turizm bacasız fabrikadır. Turist ise altın yumurtlayan tavuk. Peki insan bindiği dalı keser mi? Ya da koca bir yıl aralıksız meyve veren ağacını. Duraklamaksızın verilecek olan yanıt mutlaka hayır olur.