saat on,
kadıköy vapurundan bir acı düştü denize,
kanadına çarpıp herhangi bir martının,
sularına gömüldü,
istanbul'a tutunmuş mavi yatalağın.
--
saat on bir,
bir adam kalbini tükürdü eline,
yaralarını sarmak için aşklarının,
ve bir çorba parasına,
acılarını dilendirdi istinye'de.
--
saat on iki,
bir kadın yirmi beş yaşına girdi,
yirmi beş mum diktiler denizin içine,
mumlar bahane, kadın denizi üfledi,
denizsiz bir şehrin üstüne.
--
saat on üç,
bugün bayram,
otobüsler ceset taşıyordu,
zincirlikuyu'dan aile ziyaretlerine.
--
saat bitti,
günlerden ne bilmiyorum,
küçük bir çocuğun kibritinde,
istanbul'un içinde bir şehir yanıyor,
düşümde,
nazım'ın elinde bir sigara,
şiir yazıyor aniden,
ülkenin dışından, içine ülkenin!