Bering Boğazı'ndan, Adriyatik'e,
Dünyanın yarısı, Türkün özyurdu.
Yeni bir çağ açar, biz de o çağa,
Bir bir öğretiriz, asil bozkurdu.
Tahran'dan başlayıp, Çeçenistan'a,
Uzanan Türk yurdu, boyandı kana,
Kalleş Ermeniler, Azerbaycan'a,
Orakla çekice sap oldu, vurdu.
Dağlık Karabağ'dan, ahlar yükselir,
Bir bir şehit olmuş, ruhlar yükselir.
Kara günler geçer, bir Şamil gelir,
Yine bizim olur, Türkün özyurdu.
Moskova sahtekâr, Avrupa kahpe,
Onları da sallar, kurduğu sehpa.
Sakın kahırlanma, deme ki, ah be...
Eskiden ne yiğit, bozkurtlar vardı.
Bizlerin başında, korkak hödükler;
Mösyöler, misterler, Buş'larla, dükler,
Emir versin diye, hazırda bekler,
Bu da bizim için en büyük ardı.
Kafkas Dağları'nda, çiçekler açar,
Her çiçek gözünden, bin damla saçar.
Sen üzülme Ahmet, bugünler geçer,
Bir şölene döner, Tebriz'in derdi.
Çakala yem olmaz, kurdun uyuzu,
Ata'dan, Şamil'den, aldık feyizi,
Türkün toprağını, çalan deyyusu,
Tüküre tüküre, boğarız darda,
Tahran'a, Tebriz'e, selam bozkurda...
Not: Bu şiirim Güney Azerbaycan'da, Tahran-Kerec'te yaşayan şair dostum, Ahmet Hani'ye ithaf edildi.
Mehmet Nacar