Bir Damla

Titredi dudakları ve arasından zorla döküldü sözcükler ; "Artık kapatabilir miyiz kutuyu ? "

yazı resim

Hephaistos'un yüreğinde kondurduğu ateşi söndürmek için yanağından kıvrılan gözyaşlarını seviyordu. Boğazına düğümlenen sözcüklerin gözlerinden dökülmesini seviyordu. Titreyen ellerini ve sesini seviyordu. Bluzunu parmakları ile kavradıktan sonra gözyaşlarını silmeyi seviyordu. Bir omzu gözyaşları ile ıslatmayı bambaşka seviyordu. Ağlamak onun ruhunu göğe yükseltip tüm masumetiyle dünyadan, günahlardan arındırması için bir yoldu.

Gözyaşları büyük bir acıyı barındıran damlalar değildi. Kelebeğin kanadında yük olmayacak acıları dışarı atan ıslaklıklardı.

Ne de güzel şeydi ağlamak ! Pandoranın kutusundan çıkan kötü şeylerin arasında bu da varsa eğer; iyi ki açmıştı Pandora o kutuyu.

Gözyaşları hakkında tüm düşündüğü bunlardı ta ki başkasının gözyaşlarına sebep olana dek.

O an yüreği alev aldı, Hephaistos'un yaratmış olamayacağı kadar büyük bir alev... Boğazında düğümlendi sözcükler ama akmadı gözlerinden bir damla yaş. Titremedi elleri, tüm vücudu donmuştu, çıkmadı dudaklarının arasından bir kelime. Tüm anıları, hayalleri, düşündükleri ve bildikleri dökülmüştü üzerinden. Zihninde beliren yalnızda bir isim vardı; Ate. Hata ve günah tanrıçası... Kırıldı o an yüreğindeki kelebeğin kanatları, akmaya başladı gözlerinden damlalar... Titredi dudakları ve arasından zorla döküldü sözcükler ; "Artık kapatabilir miyiz kutuyu ? "

Tuğçe TAŞKINER

Başa Dön