ben ellerini düşlerken dingin bir deniz gibi ellerimde
ve seyrederken
sis saçlarında sessiz bir ormanı
bugün de ağlayarak döndüm
gözlerinden
çünkü bir düşken
o yağmurlu haziran kadar seni gördüğüm ilk
ve gözlerin o dalgalı kıyı kadar masumken
şimdi bir yabancısın
utancım, kahrım, firarım kadar
seni her görüşte boğazıma akan acı zehir
kollarında kaybolduğum bu şehir
ve ağustos böceklerinin ötüşüne inat
sessiz direnişin kadar
dönemecinde vazgeçmelerin
sensizliğin uçurum akşamlarında
şu asi yüreğime
acılar süitinden bir şiir çalıyorum
sabah seyreder gibi şehri camın ardından
tek yönlü bir anlaşma içindeyiz
sen susuyorsun ben susuz yaşıyorum
yadırgadığın öğlen ölümleri gibi
tek kanatlı özlemlerin göçtüğü mevsim
daha acı daha kurak
çaldığım şiir ve susuzluğumdan
bekliyorum
tek taraflı sukunet içinde
ve dumansız sevda ateşinde
ölümünü
annesi karşılıksız sevdalara gebe şair