Üzerimde ince bir gömlek, yazlık.
Yine üstten iki düğmesi açık,
kolları dirseklerime kadar kıvrık.
Pencerem açık,
Yağmurun sesini dinliyorum.
Dışarısı çok soğuk...
Aşk senfonimizin ilk perde aralığında
alkış sesleri var.
Yağmurun minicik elleriyle alkışladığı sesler...
Çok beğenmiş olmalı ki sevdamızı,
Sabahtan beri dinmedi alkışları.
Cadde ile sokak arası biraz yokuş.
Minicik bir derecik oluşmuş;
akıyor, akıyor, akıyor...
Bir çift geçti biraz önce tek şemsiyenin altında.
Sımsıkı sarılmışlardı birbirlerine.
Yoooo, hayır
sarıldıklarını görmedim.
Ama bir şemsiyenin altında dört ayak vardı.
Eminim sımsıkı sarılmışlardı.
Yağmurlu bir günde gelmeye karar verdim sana;
Islak, üşümüş, aç...