Bulutların o sonsuz mavi üzerindeki hiç bitmeyen yolculuğudur benim sevdam.
Bir rüzgar çıkar aniden sert
dağılmamak için tutunurum tüm benliğime.
Güneşin o kızgın sıcaklığı ısıtmaz artık bedenimi
mevsimler birbirine karışır.
Sanki hiç gün doğmayacakmış gibi gelir.
Hep gece hep karanlık...
Uzun ve korkutucu geceler bitmek bilmez.
Sensizliğin verdiği acı kabus olur rüyalarımda.
Uyku zaten bir lüks artık benim için,
o lüksümüde bu kabuslar mahvediyor.
Devinimsiz geçen günler...
Anlamını yitirmiş sanki hayat.
Boş bakıyorum güneşin battığı o turuncu gökyüzüne.
Birazdan yine akşam olacak ardından gece,
sanki hiç bitmeyecek gibi gelen.
Sigaranın biri bin para...
ama ne yapacaksın bitmez yoksa bu uzun ve karanlık geceler.
Birini söndürüp öbürünü yakıyorum,
paketin nasıl bittiğini bile anlamıyorum.
Biraz dolaşıyorum yağmur kokulu şu ıslak gecede.
Hava serin ruhumu okşayan bir rüzgar.
İnsanın içine işliyor hava.
Rahatlatıyor bedenimi.
Ama yine o eve girince,
duvarlar gelecek üstüme üstüme...
Köpekler gecenin bekçileri,
birbirince havlıyorlar yine...
Bu sessiz sokakta yankılanıyor o hırçın notaları.
Havada ıslanan yaprakların o gıcıklayıcı kokusu.
Anlaşılan güz gelmiş.
Ağaçlar kel,
kahverengi bir gece...
] ]