-Şimdi şöyle yapıyoruz sayın Müsteşarım, yatağın üzerine uzanıyorsunuz, dudaklarınızı ıslatıp hafif aralayarak "Ara Beni Bono Beni" diyorsunuz. Elinizi hafifçe arkaya atınız efendim. Gömleğinizi de çıkarın, sadece kravat kalsın. Sayın Genel Müdürüm, siz de sayın müsteşarımın yanında durup kendisini kuş tüyü yelpazeyle yelliyorsunuz.
-Banane kardeşim ben böyle şeyleri yapmam, manyak mısınız nesiniz be? Yahu ben koskoca Müsteşarım, nerde görülmüş bir müsteşarın böyle kılıklara giridiği?
-Ama sayın müsteşarım, bu konuları daha önce de konuşmuştuk, öyle değil mi? Siz benden çok daha iyi biliyorsunuz ki devletin borçlanmayı düşük faizle yapması için talebin artması gerekiyor ve bunun da en etkili yolu olarak reklam kampanyaları düşünüldü. Bi nevi devlet için hizmet ediyorsunuz.
-Niye illa beni oynatıyorsunuz ki, bir sürü aç tiyatrocu var. Hem “Bono Beni” ne demek kardeşim.
-Ama efendim, bu konuyu da size daha önce izah etmiştim, böylesi hiç tartışmasız çok daha etkili.
-Yahu anlamıyorum ki, kel, göbekli ve kıllı bi herifin şuh pozları mı devlet borçlarını azaltacak, olur mu böyle şey be?
-Efendim rica ediyorum kızmayınız, biliyorsunuz ki muhtelif diziler ve “seni seçtim gelinim” programları arasında yaptığımız bu reklam yayınları çok etkili oluyor. Maalesef kamu bilinci yaratmak için haberler ve gazeteler aracılığıyla yaptığımız hiç bir yayın başarıya ulaşamadı. Bu nedenle …
-Tamam tamam, kes, anlaşıldı.
-Üstelik hatırlatırım ki bir önceki kampanyamızda giymiş olduğunuz solucan kostümü ile yaptığınız şov sayesinde tarım kredilerinde patlama oldu. Uygun koşullarda verdiğimiz kredilerle milletimiz yeni bir tarım reformu başlattı.
-Amasını mamasını anlamam, o solucan işi yüzünden alemin maskarası oldum. Koskoca Müsteşar Süleyman, Solucan Sülücan oldu. Sanki neden başı sonu belli olan bir hayvan seçmediniz ki kardeşim. Ne kadar solucan esprisi varsa bana uyguladılar. Kimle polemiğe girsem, “ağzınla konuşuyon di mi” deyip, beni susturuyo. Yok efendim neymiş, beni öpmeden önce iki defa kontrol ediyorlarmış, yok efendim neymiş ….
-Sayın Müsteşarım, Bakan Bey geldiler efendim.
-Amanın, öhm, Hennnn "Ara Peni Bono Beni" Ihhh, "Karşı bayıra yatır beni, tahvil beni repo beni" ohhh. Tintirinin tintirinin
-Bravo Müsteşar Bey, bu katkılarınızı milletimiz asla unutmayacaktır. İnanın sizi seyrederken göğsüm nasıl kabardı anlatamam. Gelecek nesillerimizin bizim gibi borç yükü altında ezilmemesi için yapmış olduğunuz bu fedakarlık asla unutulmayacaktır. Laf aramızda çok şıksınız, özellikle panterli şortunuz sizi çok açmış.
-Teşekkürler efeem teveccüünüz, yanlız ben aslında bu rolü….
-Sizinle daha uzun yıllar çalışmak istediğimi Sayın Başbakanımıza da ileteceğim. Haa… unutmadan söyleyiyeyim, önümüzdeki hafta da enflasyonla mücadele de ne kadar başarılı olduğumuzu göstermek için bir reklam kampanyası başlatıyoruz. Hadi yine iyisiniz, bilin bakalım bir stadyum dolusu halkımızdan dayak yiyen enflasyon canavarı rolü için kimi düşünüyoruz?
-Çok teşekkürler efendim, ancak ben yerlerde sürünen itibarımı daha fazla…
-Efendim, sayın Bakan gittiler efendim.
-Görüyorum herhalde, sen git yurtdışında masterını yap, doktoranı yap, gel ülkende şebek ol. Şeytan diyo dayan Avrupa’nın kapısına, boşalt şarcörü, topla ganimeti gel, ne borç kalsın ne de tasa.
-Şarjör efendim
-Boşalt işte şarşörü
-Şarjör Efendim
-Carcör
-Şaaarjööör..
-Jarjör
-Şarjör olucak efendim…. Ah!
-Bela mısın lan sen benim başıma, jarjör de derim, şarşör de. Zaten canım burnumda
-Ah, lütfen efendim istirham ederim, makyajınız bozulacak, yeterince şuh olamıyacaksınız. Ah! Rica ederim efen…. Aaah!!
-Oh be, biraz sinirimi aldı, iyi geldi bu, neyse hadi bitirelim şu çekimi de ben hemen bi rapor ayarlayıp yurt dışına mı kaçayım na yapayım. Hadi bakalım, öhm, Haaydi ne duruyorsun. Ara beni bono beni, ııhhh uzun dönemlerde tahvil beni, düşük faizlerde bono beni, ouhh karşı bayıra yatır beni, çatır çatır tahvil benii, ıııhhh. Hadi, 555 DEVLET’I çevir sen de kazan ben de…