Bu Kadarı da Fazla

Birisi hastalıklı sapıkça duygularını bilinçaltının ucube duyularını yazıyor ve çeşit kelimesinin anlamını dahi bilmeyenler kapış kapış o ucubenin ardından kitleler hainde koşuyor bir de savunuyorlar...

yazı resim

Bu Kadarıda Fazla
Kimse sıkılmadımı daha aynı kalıptan çıkmış bunalım eserlerini okumaktan. Farklılıklar nerde..
Pırıltılı bir zekanın ürünlerini görmek bizim de hakkımız değil mi ? Akvaryumdaki balıklar gibi. Kendilerine sınırlar çizen insanların bir o uçtan bir diğer uçtan kaleme aldıkları yazılar ancak iki tatlı olabilirler.. Peki farklı dokunuşların oluşturduğu kokular da yokmudur vücudumuzda. Vücudumuz bile böyle tepkiler verirken her türlü olumlu tepkiye aç olan beynimize bu kötüden de öte yazıları kimler veriyor ve bu hakkı nereden buluyorlar?
Nerede farklı kokuları tadları ortaya koyacak kimseler ? Birisi hastalıklı , sapıkça duygularını , Bilinçaltının yazıyor ve çeşit kelimesinin anlamını dahi bilmeyenler o ucubenin ardından kitleler oluşturarak koşuyorlar . Üstelik birde savunuyorlar.
Bizim Yahya Kemal'imiz değil miydi bir kelimeyi bulabilmek için yıllarca bekleyip eserini ortaya koymaktan haya edip sevenlerini üzmeyi göze alan..
Nerde o duyarlılık sahibi yazın dünyasının insanı ya da insanları..
Nasıl bir toplum olduk böyle ? Kentleşememenin getirdiği sorunları yaşayan ve kendisine bir kimlik kişilik bulamamış insanlar birilerinin koyduğu ölçülerle oluşan sınırlarda dolaşıp yer edinmeye çalışıyorlar.. Kendi varlığının sınırlarını bilmeden bir başkasının çizdiği kalıplara uymaya çalışıyor. Ve sınırlarının dahi farkında olmayanlar bulundukları yerlerden kendilerine ait olmayan seslerle sağı solu eleştiriyorlar..
Hani kimlik kişilik arayışı ?
Biz bu hazıra konmacılığımızla ne var oluruz ne de kimselerin varlığımız umrunda olur.
Kısacası kurtlu baklanın kör alıcısı olur sözünden hareketle çevremizi saranlar hep aynı kalıbın insanları olur bizde kendimizi bi bok sanmaya devam ederiz...

devam edecek.

Başa Dön