Başımı göğsüne yaslayıp ağlarken hissettim onu. Üç yıl önce... Hayatta en sevdiğim insanlardan birini daha yirmiiki yaşında kanserden kaybetmiştim. okuldayken geldi öldüğü haberi ve ben ona, Matematik öğretmenim Hacer hanıma koşmuştum o an acıyla. Beraber ağladık. Tüm şevkatiyle yaklaştı bana, acımı paylaştığı aleniydi...
Ve şimdi.. Üç yıl sonra...Dün gece ben koştum öğretmenimin yanına. Bitkin ama üç yıl önceki benden daha güçlüydü. Yada güçlü görünmeye çalışıyordu. Sesi kısıktı ve bana dönüp " Hatırlıyor musun volkan ağabeyin için beraber ağlamıştık?" dedi. Hatırlıyordum. o zamanlar hiçbir acının benimkinden daha derin olamayacağını düşünürdüm. Ama öğretmenim aslında daha da acı çekiyordu. Çünkü eşini kaybetmişti. " Buraya kadarmış " dedi sessizce. kansere bir kişi daha yenilmişti işte..
Sonra dedemin yanına gittim yılgın bir halde. Teşhis yeni konulmuştu. Akciğer kanseriydi. Gözlerine, yüzüne baktım dedemin. Uzak,solgun ve sararmıştı.
Bu filmi daha önce yine izlediğimden biliyorum muhtemel sonucu. Olacaklar ortada. Bir kişi daha eklenecek kansere yanilenler listesine. Ne kadar zor da olsa kabullenmek, hayat tuhaf birşey.. Ve her an yeni süprizler çıkarıyor karşımıza. Dinlemiyor bizi, ses varmiyor, herşeyi riyakarca...
Şimdi çok geç olmadan gidin ailenize, sevdiklerinize onları ne kadar sevdiğinizi söyleyin. Görüyorsunuz ya bazen çok geç oluyor. Pişmanlıklar çoğalıyor." Keşke son kez sarılabilseydim" ler düşüyor dudaklardan.
Gelin bu kez de, bir kez de geç kalmayalım. Bazı değerler kolay kazanılmıyor. Bugün geçen tüm dakikaların adını SEVGİ koyalım.
