Bir çığlıkla gelmişlerdi.
Gittiler bir çığlıkla.
Milyonlarcaydılar.
Yaşadılar çığlık çığlığa.
İnsanlar, insanlar..
Kimi otlar gibi sessiz.
Kimi hayvanca vahşi.
Az da olsa insan vardı kuşkusuz.
Duygulu, kaygılı ve çığlıksız.
Bir dünyaları vardı yaşanacak.
Birbirine dar ettikleri.
Bir de ölümlü bedenleri.
Bir kuşluk vakti gelmişlerdi.
Bir günbatımı gittiler.
Ne sevmeyi becerebildiler.
Ne de nefret etmeyi.
Bir avuç topraktı işin özeti.
Onu dahi götüremediler.
Milyonlarcaydılar.
Yaşadılar çığlık çığlığa.
Bir çığlıkla gelmişlerdi.
Gittiler bir çığlıkla.
Gün oldu Deli dumrul oldular,
Bir köprü başında.
Fukara nafakası kestiler.
Gün oldu zalim kral olup,
Zengini daha zengin ettiler.
Voyvoda olup kazığa oturttular.
Hitler olup gaz odasında yaktılar.
Sarıkamış dağlarında dondurdular binleri.
Dağda yeti,
Ormanda Tarzan,
Çölde Mecnun,
Denizde Macellan,
Ayda Armstrong,
Tabloda Munch,
Klavyede Verdi,
Şiirde Nazım,
Hiroşima’da atom bombası oldular.
Amerika karşısında Che,
Çanakkale’de Atatürk olup,
Yol vermediler işgalciye.
Yollarda Yunus,
Kalplerde Mevlana olup,
Gel ettiler tüm insanlara.
Mekke’de Muhammed olup,
Kırdılar, Tanrı’yla kul arasına giren putları.
Kuşluk vaktiydi,
Bir çığlıkla gelmişlerdi.
Bir günbatımı
Gittiler, bir çığlıkla.