Ah, ne diye başlayayım bilmiyorum.
Çevirdiğiniz her bir sayfa benim hayatımın ta kendisi olacak, bunu bilmelisiniz. Şimdi içinizden 'ne yapayım ben senin hayatını be kadın' diye geçiriyorsanız kapatın hemen sayfayı. Tozlu raflarda saklayın. (Ya da bir arkadaşınıza hediye edebilirsiniz, ki bu beni daha mutlu eder.)
Evet, başlıyorum.
Bundan 1 sene önceydi, daha 25 yaşındaydım. Çok aşık oldum, ya da öyle sandım. Bilmiyorum. Beni tekne turuna çıkarmıştı ve harika bir teklif aldım. Onunla evlenir miydim? Tabiki. Evet.
Herşey istediğim gibi oldu diyebilirim... Kaan tam olarak istediğim erkekti. Harika bir düğünümüz oldu, parıltılı ve kabarık bir gelinliğin içinde tam üç kere evet diye bağırdım o mükemmel soruya cevap olarak. Balayına Maldivler'e gittik. İki hafta boyunca sadece birbirimizindik. Mutluydum ben, e tabi o da mutluydu. Türkiye'ye döndüğümüzde harika bir ev bizi bekliyordu, İstanbul'un en güzel yerinde.
Zaman sadece insanları değil, evlilikleri de yaşlandırırmış meğer...
Yaşlandım, yoruldum. Ben yaşlandıkça evliliğim de yaşlandı, kaan da yoruldu. Bir sabah kendimi mutfakta ağlarken buldum. Şu an sahip olduğum hayatı istemiyordum. Karar verdim. 1 sene süren, kısacık evliliğimin ömrü sona ermişti artık...