Çocuksu Günahlar

Hani yaramaz çocuklar kapı zillerine basıp ta kaçarlar ya; insanın yazıp ta kaçası geliyor o çocuklarınki gibi bir zafer sarhoşluğuyla…

yazı resim

Yazmak isteyince yazacak o kadar çok kelime dolaşıyor ki akılda… Nereden başlayacağını bilemiyor insan. Hani yaramaz çocuklar kapı zillerine basıp ta kaçarlar ya; insanın yazıp ta kaçası geliyor o çocuklarınki gibi bir zafer sarhoşluğuyla…

Çocukken hiçbir zaman birinin ziline basıp ta kaçmadım, kaçamadım oysaki ben. Hep uzak durmaya çalıştım kendimce çocuksu günahlardan. Dolayısıyla hiç bir zaman da tadamadım o zafer sarhoşluğunu.

Şimdi ise; durum pek farklı değil çocukluğumdan… Vaktiyle o zillerine basamadığım kapılar yine karşımdalar, yine kapalılar… Ve ben hala daha basamıyorum zillerine…

Nereden bilebilirdim ki o çocuk aklımla kendi kendime koyduğum tabuların bir gün karşıma gönül kapıları olarak çıkacağını…

Anlamsız bir mücadele içinde aklımla gönlüm; günah mı yoksa sevap mı olup olmadığının kararının arasındaki ince çizgide dengede durmaya çalışıyorum.

Sevginin karşısında neden bir denge çabasındayım hala anlayabilmiş değilim. Düşünmeye ne gerek var ki günah mı yoksa sevap mı olduğunun üzerine… En azılı günahlara boğazına kadar batmış bu dünyada, olacaksa insanın aşk gibi günahı olmalı aslında… Olacaksa insanın aşk gibi ayıbı olmalı…

Ferhat MEHMETOĞLU
15.08.2007
]

Başa Dön