**DAVA ADAMI "YAZICIOĞLU"**
Siyasal liderlik incelemelerinde literatüre bakıldığında genel itibariyle iktidara gelmiş yahut uzun yıllar devlet yönetiminde söz sahibi olmuş siyasi kişilikler incelenmektedir. Muhsin Yazıcıoğlu’nu siyasal lider olarak incelemeye değer kılan nokta ise; ne iktidara gelmiş bir partinin lideri olması ne de hükümette uzun yıllar görev yapmış bir siyasetçi olmasıdır. Yazıcıoğlu; dünya görüşü ve ideolojisiyle Türk siyasal hayatında milliyetçiliğe yeni bir boyut kazandırarak o zamana dek var olan sekülerizme dayalı Atatürk milliyetçiliği ve etnisiteye dayalı Türk milliyetçiliğinin yanında İslami değerleri referans olan Türk-İslam milliyetçiliği fikrini savunmuş ve bu fikirle partileşmeye kadar giden siyasal bir hareketin lideri olmuştur. Öte yandan Yazıcıoğlu, yalnızca siyasal bir hareketin lideri olmakla da kalmayıp, yaşam mücadelesi ve kendi davasında gösterdiği dik duruş ve samimiyetle toplumun farklı görüşlerdeki çoğu kesiminin takdirini ve teveccühünü kazanmıştır. Yazıcıoğlu, dünya görüşüyle kendinden sonra kurulan siyasal partilere de esin kaynağı olmuştur. Çalışmamızda milliyetçilik ve Türk milliyetçiliği kavramlarının tarihsel boyutu ele alındıktan sonra Muhsin Yazıcıoğlu’nun ülkücü hareketten ayrılıp partileşmeye kadar gittiği süreç incelenecek ve siyasal yaşamında önemli yeri olan kendine özgü Türk-İslam milliyetçiliği diyebileceğimiz milliyetçilik anlayışının özelliklerine değinilecektir.
İhtilali ile ortaya çıkmıştır. Egemenliğin kraldan alınıp halka verildiği bu devrimle tek ve eşit bir millet olma bilincinin temelleri atılmıştır. 19. yüzyıla gelindiğinde ise milliyetçilik Avrupa’da ivme kazanmış ve çok uluslu devletlerden her etnik kökenin kendi devletine sahip olması fikri (self-determinasyon) ortaya çıkmıştır. Nitekim milliyetçilik modern ulus-devletlerin kurulma sürecinde temel rol alan ideoloji haline gelmiştir.[2] Milliyetçilik kimi zaman devletlerin kendi toplumlarını üstün gören resmi bir ideoloji olarak kullanılırken kimi zaman da devletleri olmayan ve bağımsızlık, özerklik taleplerinde bulunan etnik grupların tutundukları siyasal ideoloji olmuştur. Bundan ötürüdür ki milliyetçilik ideolojisi, tarih boyunca liderler ve siyasal gruplar (ayrılıkçı illegal örgütler de dahil) tarafından kendi siyasi amaçları doğrultusunda kitleleri konsolide ettikleri kullanışlı bir araç haline gelmiştir. Milliyetçilik, Fransız Devrimi’yle birlikte dünyaya yayılan bir akım olsa da Türk milliyetçiliği, diğer medeniyetlere nazaran daha geç bir dönemde 19. yüzyılın sonlarına doğru ortaya çıkmıştır. Bunun sebebi ise; Osmanlı’nın farklı etnik kökenlerden milletleri barındıran çok-uluslu bir yapıya sahip olması ve imparatorluk zayıflamışken çeşitli etnik gruplar arasında olası bir çekişmenin ve çözülmenin engellenmek istenmesidir. Milliyetçilik; ortak tarihî tecrübenin, ortak geleneklerin, ortak inanç ve düşüncelerin, siyasî ideallerin ve ortak sembollerin, yani kültürel aklın üzerine inşa edilen bir düşünce ve hayat tarzıdır.
Muhsin Yazıcıoğlu gençlik yıllarından itibaren ülkücü kimliğiyle var olmuş ve zamanla ülkücü hareketin liderlerinden biri haline gelmiştir. Yazıcıoğlu’nun dünya görüşü milliyetçilik temelli olsa da çok kez çeşitli ortamlarda dile getirdiği “İslam hassasiyeti olmayan milliyetçiliğin içi boştur.” ifadesindeki gibi İslam inancı siyasal hayatında büyük bir yere sahip olmuştur. Türk milliyetçiliğini İslami referanslarla tanımlayan Yazıcıoğlu, gerek milliyetçilik anlayışındaki farklılık gerekse de siyasi yaşamında karşılaştığı zorluklar ve parti politikalarına eleştirel yaklaşması hasebiyle yaşanan krizler sonucu yeni bir hareket başlatma gereği duymuştur. Geleneksel ülkücü anlayışın benimsediği salt Türkçülük ideolojisi tamamen reddedilmese de bir kenara bırakılmış, lidere koşulsuz biat anlayışına son verilmiş ve Türk-İslam birliğini benimseyen muhafazakâr milliyetçi ideolojiye sahip bir hareket olan “Yeni Oluşum” ortaya çıkmıştır. Bu hareketin gençlik örgütü ise Ülkü Ocakları’ndan yetişmelerine rağmen Yazıcıoğlu’yla aynı dünya görüşünü benimseyen gençlerden oluşan ve sonrasında Alperen Ocakları adını alacak olan Nizam-ı Âlem Ocakları olmuştur. Türk-İslam ülkücüleri de denilen bu hareket kurulmasından kısa süre sonra 29 Ocak 1993 tarihinde Yazıcıoğlu önderliğinde partileşmiş ve Büyük Birlik Partisi kurulmuştur. Kurulan partinin ambleminde İslami anlayışta var olan gül ve hilale yer verilmiş ve Yazıcıoğlu’nun İslam’ı önceleyen dünya görüşünün
