İnsanların duruşları ağaçlar gibi de değil. Yapraklar rüzgarda sallanıyor, bazıları somurtuyor, çoğu rahat, özgürlük çoğunlukla güzel bir düşünce, sarıya, kırmızıya, sonra yeşile, kahverengiye ve renksizliğe dönüşüyor yapraklar. Böyle değiliz. Ağaçlarda huzuru görmek, mat kırmızı dudaklar, kızıl kabarık saçlar, rüzgarda hızlı hızlı yürümek, rüzgarı hissetmek, yanından geçen insanların yüzündeki aceleci ifadeyi görmek, acımamak ama üzülmek; ve güzel, insanlığa özgü kavramından uzak, iki damla sütün kahveye kattığı tat kadar soğuk, sıcak ve beyaz.
İnsanların suratlarındaki ifadeler, sanki hepsi anaokulunda yaptığımız patates baskılar gibi simetrik, küçük bir sandalyede oturan siyah makyajlı kız ve yerde müziği dinlemeye çalışan buğulu gözler, turuncu kanepeye uzanmış mor kız, üzgün bir erkek, aşk, her şey, tüm insanlar, bakınca, gerçekten anlamaya çalışınca, iğne yapraklı ağaçlar gibi kışın bile dökülmüyorlar, notalar uyandırıyor onları, şişeler canlandırıyor, duman renklendiriyor, samimi bir gülümsemeyle her yer; mor ışıklar, pembe perdeler bembeyaz oluyor. Eğlence tüm gün; sabah salona vuran güzel ışıkla, akmış makyajlar ve bitmiş şişelerle, dudak izleriyle kirlenmiş kadehler ve bitmemiş çorba kaseleriyle birbirine dokunan iki kirpiye benziyor.
Bazen damarlarında kırmızı bir sıvının aktığı fikri, kalbinin yaşadığın onca senedir durmaksızın attığı fikri garip, olağanüstü gelir ya, aşk buna benziyor, korku; karanlıkta bir meşe ormanında çıplak ayak yürümek, ayağa kalkamadığın, bacaklarını göğsüne çekerek oturmak zorunda kaldığın iki metrekarelik bir oda, aşk bunun gibi, sanki odanın dört tarafında menekşeler açıyor, sanki bacaklarını uzattığın anda solacak menekşeler, bütün ışıklar kapanacak, evlerinde yemek pişiren çiçekli etekli kadınların bundan sonra pencerelerinden yağmurlu havaya bakmaya güçleri yetmeyecek, her şey, insanların çevresindeki tüm eşyalar, ışıklar, renkler, duman, hepsi aynı şeyi ima ediyor sanki, güzelin ve huzurun olabileceği fikri, güzel kokular, vanilyalı mumların aydınlattığı salondaki güzel gözlü adamın söyledikleri, nokta.