Defolun!

Defolun, çünkü hiç gelmediniz, hiç görmediniz! / Sözüm meclisin ta ortasına!

yazı resim

Siyah beyaz bir fotoğraf, dünyanın bir köşesinde varoşlardaydı.
Fotoğraf yavaşça film karesine dönüştü oldukça hafif sepya tonlarında.
Fotoğraftaki yağmur damlaları hızlanıyordu sessizliğin içinde. Yarı taş yarı toprak zemin yer yer küçük gölcükler oluşturmuştu.
Soğuk ve sessizlik bir o kadar içine işliyordu senin.
Çatıdan akan suların gölcüklerde oluşturduğu köpüklerden başka ses duyulmazmı bu sokaklarda diye düşündün bir an.
Burda yaşam siyah beyazdı.
Burda yaşam çırpı bacaklı, kısa pantolonlu çocukların kalbinde. Diğerleri çoktan ölmüş, Öldüklerinin farkında olmamışlardı.
Yavaşça içeriye süzüldü fotoğraf, sudan şişmiş kapıyı sürüyerek.
Burada peygamberler bile yaşamak istemezdi.
Farelerin suda yüzdüğünü biliyor buradakiler.
Zeminde kimseler yok, yukarı çıkmalısın ahşap merdivenlerden.
Trabzanlara tutunma, yakmak için kırıldı hepsi.
Çok soğuk olmayabilir belki senin için gece.
Kapısız odaları bilirmisin.
Boşverdi kapıları fotoğraf, içeri girdi sessizce.
Su damlalrının sesi duyuluyordu sadece bebek ağlamalarının yanısıra.
Anne sütünden başka neyini verebilirdi ki onlara.
Annenin yüzü girdi fotoğraf karesine bütün gerçekliğiyle.
Kocaman gözlerinde, küçücük umutsuz bakışları vardı kadının.
Saçları, çıkık elmacık kemiklerinden aşağıya sarkıyordu düzensiz.
Dudakları kocaman, burnu küçücük, elleri damarlıydı.
Yabancıydı mutluluk,
yabancıydı aşk,
para yabancıydı,
hayat,
ve sen yabancıydın onlara,
açlık gibi değildin,
ve ölüm gibi değildin,
sen yabancıydın, ölüm tanıdıktı...

Başa Dön