Denize Düşmüş Ellerim

Kalemimden düştü, söz oldu...

yazı resim

Denize Düşmüş Ellerim

Ellerimi denizine uzattım, bekleyiş makamındayım şimdi. Durgun mavilikler içinden çıkacak göz kamaştırıcı parlayışlara açıyorum gözlerimi. Bir sandal gezintisindeyken daldırdım ellerimi, kürekleri çekmeyi unutarak… Öyle maviydi ki sesin , bir masalı hatırlattı bana. Sonra deniz oldun, içinde boğulmak arzusuyla bıraktım kürekleri. Sadece ellerimi daldırdım , bir yakamozun ışıltısında gölgesini görebildiğim ellerimi. Denizin ne kadar dipsiz olduğunu ellerimle gördüm sonra . Ürperdim , masalı hatırladım yine, gözlerimi kapattım. Artık ellerin var dedim kendime , gördüklerine inanma devrin bitmiştir.
Bir rüzgar esti ötelerden. Ellerimi yakıp geçti , çölden geliyordu sanki. Denize hicret etmiş bir kervanın yolcusuydu. Türküsü yakıyordu tüm denizi. Bir zaman sonra bir dalga çarptı kıyısına ellerimin. Ellerimden kalbime bulaşmış tüm kirleri aldı götürdü. Oysa ellerim hep denizdeydi, suyun maviliğinden görünmüyordu demek ki ellerimin esmerleşmiş beyazlığı.
Bu masal uyutmuyordu beni ,tam tersi gittikçe açtırıyordu gözlerimi. Göremediğimi fark ettirince, beni , ellerime mahkum kılıyordu. Ellerim paramparça , kanlar içinde kalmıştı artık. Ya deniz bitmeliydi ya masal. Ne var ki masal bittiğinde , kürek çekecek ellerim de yoktu artık.

Başa Dön