Din, Hurafe Ya da Masal Değil Hayatın Gerçeğidir

Din, gerici ve tutucu bir üslup ile tanıtılamaz. Bilim ve sanat dışarıda bırakılarak, baskıyla dini tanıtmak konuyu açmaza götürür.

yazı resim

Dinimizin kaynağı, Kuran ayetleri ve Kurandaki buyrukları en güzel şekliyle uygulayan Peygamberimizin(sav) sünneti, sözleri, davranışları ve uygulamalarıdır. Kuran, insanların okuyup anlamaları, ayetleri düşünmeleri, tüm evreni yoktan yaratan Yüce Allahı tanımaları, buyrukları öğrenmeleri ve Ona nasıl kulluk edeceklerini bilmeleri için gönderilmiştir.

Her konudaki örnek ve kıssalarla Kuran ayetleri birer birer ve çeşitli biçimlerde açıklanmıştır. "Biz Kitapta hiçbir şeyi noksan bırakmadık..." (Enam Suresi, 38) ayetiyle de haber verildiği gibi Kuran eksiksiz bir Kitaptır. Dünya hayatına ve ölümden sonraki ahiret hayatına dair pek çok detay, Kuranda noksansız ve en hikmetli şekilde açıklanmıştır. "Andolsun, size (bütün durumlarınızı kapsayan) zikrinizin içinde bulunduğu bir Kitap indirdik. Yine de akıllanmayacak mısınız?" (Enbiya Suresi, 10) ayetiyle de bu gerçek bildirilir.

İnsanı en büyük zarara sokacak olan, eskilerden kalan kalıplaşmış bilgilere körü körüne bağlılığın din konusunda yaşanmasıdır. İnsanların büyük çoğunluğu, Allahın dini yerine, gelenek, adet ve atalarından kalma hatalı uygulamalarla birleştirdikleri kendi dinlerini yaşarlar.

Bu din, Kuranda ve Peygamberimizin (sav) sünnetinde yeri olmayan pek çok kuralı, yasağı ve ahlâk anlayışını da beraberinde getirir. Ve bu din anlayışı nedeniyle insanlar arasında hak dine karşı ön yargı oluşması kaçınılmaz olur.

Söz ettiğimiz kişiler, atalarının yolu dışında bir yol izlemez, atalarından kalma kitaplar dışında başka kitap okumazlar. Atalarının yolunun en doğrusu olduğuna inanır, onların yaşam tarzlarını örnek alırlar. Gittikleri yolun yanlış olduğu konusunda uyaran kişileri, atalarımızın taptığı şeylere tapmaktan sen bizi engelleyecek misin? Doğrusu biz, senin bizi davet ettiğin şeyden kuşku verici bir tereddüt içindeyiz." (Hud Suresi, 62) ayetiyle de bildirildiği gibi kendilerinin en büyük düşmanı olarak görürler. Bu dogmatik bağlılık nedeniyle Kuranın mesajını ve Allahın buyruklarını göz ardı ederler.

Kuranı yaşamaya çağrıldıklarında yüz çeviren bu kimseler için Kurana uymak, yaşadıkları dinin hak değil batıl olduğunu kabul etmeleri anlamına gelir. Yıllardır bildikleri, uydukları, yaşadıkları, değer verdikleri her şeyin büyük bir yanılgı olduğunu öğrenmek onlar için büyük bir felaket olacaktır. Bunu kabullenmek onlar için yıkım demektir.

İçinde bulundukları fikir saplantısı nedeniyle Kuranı dinlemez, ondan kaçarlar. Gelenek ve görenekleri, yaşam ve düşünce tarzları, hayata bakış açıları öylesine kemikleşmiştir ki, değişikliğe ya da yeniliğe asla açık değillerdir. Bu saplantıları nedeniyle gerçekler konusunda uyaran kişilere karşı saldırgan ve öfkeli davranışlar sergilerler.

Yaşadıkları bu hurafe dolu din, İslamla henüz tanışan insan için aklının alamayacağı bir kabus olur. Dini Kuran ve sünnet çizgisi dışında hurafelerle yorumlayan kişiler, kendi ruhlarındaki karanlığı ve şirk düşüncesini Kurana ve Peygamberimizin hadislerine uygulamaya çalışırlar. Din, gerici ve tutucu bir üslup ile tanıtılamaz. Bilim ve sanat dışarıda bırakılarak, baskıyla dini tanıtmak konuyu açmaza götürür.

Kuranda bildirilen eğitim anlayışının kapsamı oldukça geniştir. Vicdan sahibi her Müslüman, bilimsel konularda kendini geliştirmelidir. Çünkü bilim, evreni ve içindeki varlıkları incelemenin ve Allahın sanatındaki kusursuzluğu, yaratışındaki üstünlüğü delilleriyle açıklamanın yoludur. İnanan insanlar kişiliklerini, davranışlarını, konuşma biçimlerini Kuranda bildirilen üstün ahlaka yakışır bir hale getirmede gayret ettikleri kadar, bilime dair konularda da kendilerini eğitmelidirler. Anlatılan akıl dışı hurafeler değil, bilimsel gerçekler, karşılarındaki insanın alacağı tebliğde yardımcı olacaktır.

Çok sayıda insan sahip oldukları ön yargılar ve yanlış bilgilerin sonucu olarak gerçek dinden uzaklaşır. Oysa din, dünyanın en kaliteli insanının yaşadığı sistem, dindar insan da dünyanın en akıllı, basiretli, ferasetli, vicdanlı, makul düşünen ve en güvenilir insanıdır. Kuran, dünyayı en mükemmel şekilde kullanma sanatını insana tarif eder. Kurandaki din, inkarcıların Kuran hakkındaki iftirası olan -haşa- "geçmişlerin uydurma masalları " değil hayatın asıl gerçeğidir.

Fuat Türker

Başa Dön