Dönüş Yok

Ne kadar gerçeksiniz??

yazı resimYZ

FilmEkimi geçtiğimiz sene İstanbul'da düzenlenen film festivallerinden birisiydi. Ve tartışmalı filmlerinden bir tanesi de Dönüş Yok olarak dilimize çevrilen Gaspar Noe'nin Irreversible (onarılamaz, şiddetle zarar gördükten sonra eski haline getirilemez) isimli filmi hakkında konuşulanlar arasında Türkiye'de olduğu gibi gösterildiği bir çok ülkede seyircilerin filmin sonunu izleyemeden salondan çıkmalarıydı.

Filmi izleyenlerin sadece 2 sahne üzerinde yoğunlaşıp yorum yapmaları da dikkat edilmesi gereken bir husus. Hatta, bahsedilen iki sahne haricinde başka hiç bir şey ifade etmediğini de belirtenler çoğunlukta.
Gaspar Noe filmini oluştururken bütün bunları hesaplamış mıydı? Amacı gerçekten sansasyon yaratmak mıydı?

Gerçek şu ki film özellikle çekimleri ile gerçekten vurguları başarılı yakalamış bir temele sahip. Sahnelerin detayına girmeye gerek olduğunu sanmıyorum. İzleyenler ya da sinema salonuna girip de izleyemeyenler'in az çok fikri olduğundan şüphe yok.

Benim değinmek istediğim, günümüz sinemasında; özellikle Hollywood yapımı filmlerde dikkat ettiyseniz her kare hesaplıdır. Seyircinin istediğini, zamanını çok ustaca ayarlayarak verecek şekilde yapılmıştır herşey. Bir tecavüs sahnesi dakikalarca sürmez, şiddet sahnelerinin süresi ve görselliği talebe göre ayarlanmıştır. Seyirci olarak şapkamızı önümüze alırsak diyebiliriz ki bazen bu sahneler haz verebilecek kısalıkta ve görselliktedir. Evet, bugünlerde şiddetten de zevk alıyoruz. Çocuklara özel yapımlarda bile şiddet yudum yudum veriliyor.

Peki ya Gaspar Noe'nin Irreversible'ı bize istediğimiz kıvamda sundu mu şiddeti? Hayır. Sunmadı ve salonları yarısında boşalttırdı. Gerçeğin, gerçek süresinde hele de sinema gibi büyülü olduğuna inanmak istediğimiz ve daha ileri gidip inandığımız bir ortamda gözlerimizin önüne serilmesine dayanamazdık tabii. Çünkü biz ne o kafası defalarca ezilerek ölen adam, ne de dakikalarca tecavüze uğrayan o kadın'ın gerçekliğini yaşayamazdık, talebimiz bu değildi çünkü.

Bazıları yaşamın sanal değerler üzerine kurulduğu bir yüzyılda göktaşı misali üzerimize düşüveriyorlar ve bizler bunu kaldıramıyoruz.

Sanal dünyamızdan uyandırmayın bizi, biz böyle mutluyuz! ???

Başa Dön