suskunluğum konuşunca susar kelimelerim
tuzlu bir yakarışa boy verir acım
sancılarım prematüre acılar doğurur
sevdanın başında nöbet beklerim
düşürünce kalbim yorgun atışlarını sana
dudağımda adın üşür
geceye ağlamaklı bir yıldız kayar
ellerimdeki çiçekler yalnız solar
görürüm karşı kaldırım benimle ağlar
şarkılar tuz basar yarama
ağzıma acı ağıtlar sürülür
yılgın bir yıl gün gün sararır çehremde
şehrin karanlığında zaman akıp gider
sensizlik gece lambalarını kırıp gider
son ışık da söner gözlerimde yanan
koyu ve uzun bir yalnızlıktır artık
sevdamızdan arta kalan