hayat... aslında galiba bildiklerini biraz kendine saklamak...ilk başta yanlış gelebiliyor kulağa...hala niçin burada olduğunu keşfedemeyen insan...çeşitli yollarla akıl defterini her vakit güncellemeye çalışıyor...bazen kör topal...bazen acemice...çoğu zaman merakla...ne ile hayatı çizerseniz çizin aynı yere ulaşırsınız...şiir..
çünkü şiir kendi anlaşmazlıkları içinde şairine güvenen tek yol arkadaşıdır... hal böyle olunca...kimin ne kadar haklı olduğunun veya veya...ne kadar şiirsizleştiğinin hesap vakti hep erteleniyor...belki doğru olanda bu...çünkü farkında olduğumuz her şey...insana dair ne varsa sadece şiir ise...onunla da yüzleşmek mecburi bir hal alıyor...
bunun için de donanımlı...hazır ve her akıbete dayanıklı olmak şart...
beklenen değilsinizdir…çoğu zaman önce unutuldunuz en azından…sıcak kahve köşelerinde hiçbir tavla partisine ait hesap defterine adınız yazılmaz…ya ölmüşsünüzdür…ya ölecek…hala hayatta iseniz…sadece siz öyle sandığınız içindir…
çünkü şiirin kendi hafızasına ait bütün net bilgiler zaman kavramına ait olmayan bir metod ile saklanmaktadır…bu yüzden her bilgi depolanmadan önce test edilmelidir…siz biz…hayatın sessiz denekleri olduğumuz sürece şiir kendi topraklarından hep bir adım geri çekilecektir…bu öyle bir vazgeçiştir ki…gördüğümüz hiçbir canlı hayal bile edememişti…zaten hayal etmesini kim bekleyebilir ki…bekleyenler var işte…o nedenle şiir ille şiir demekteyiz…
neden ille şiir kavram…ı hiçbir suret ile muhafaza edilmedi…edilemedi…çünkü tanrı insanın sadece şiir olmasını isteseydi…şairlere gerek kalmazdı…genetik kodları her şeyi halledebilirdi değil mi… yine tanrı istediği için midir…şiirlerin sonu olmaz ve bitmeyen savaş hikayeleri gibi her kana ihtiyaç duyar…yarasa otellerinde her edebiyatçı yavaşça katledilir…her söz…her kelime…her ara…hayatın ertelenmiş şiir odalarına koşarken…yine şiirsinizdir…yine şiirizdir bilmeden…sevgilerimle …LaraAçanba…27.10.2011