GECENİN GÖZLERİ
Ve karanlık doğruluyor.Hırçın bir çalar saat gibi
uyandırıyor ellerimi.Meçhullerde yırtık bir gemi
nefesi..Öksüz şiirler hazin bir sonbaharın izinde..
Ne zaman kendime geldiysem hep ayyaş bir gece
yolumu kesti..Sabahları bekledim anne.Sabahlar
ki eski bir şarkı gibi güzeldirler.Onlar ne kadar
yeşil gözlerle bakarlar değil mi?Ama gece tabut
gibi hüzünlü.Beynimde bir fırtına sesi..Dışarda dut
ağacı benim gibi yalnız..Ah bir alışabilseydim
siyah martılara…O zaman ellerimi tutardı anılar.
Sığınırdım bir kaya oyuğuna.Tüm gözyaşlarımı
bir kedinin çığlığına yazardım..Geceler neden,
neden böyle anne?Nâbizâde Nâzım neden erken
öldü böyle?”Bir sükût-ı belig ü hüzn-i fasih.”Ah
bu deli yıldızlar çok uzak olmasaydı belki de ben
kendimi denizler kadar özgür hissederdim.Ama
sersemim ve üstüme sağanak bir gece yağıyor.Al
uçur bu kör karanlıkları gözlerimden…Yağmurlar
düşüyor kalbime..Uzun bir çayırda yapayalnızım,
yürüyorum.Kimse yok, ses yok, ışık yok..Ansızın
bir siyah korsan kılıcını üstüme çekiyor..Ben hep
kaçıyorum, kovalıyor bilincimi..Ah geceler beni
sevemez ki anne! Ne olursun tut ellerimden…Bu
geceler neden hep şiir doğuruyor?Oysa balinalar
yüzerken derinlerde çocukluğum depreşir..Esrik
bir kadeh olur gençliğim..Ve aklıma gelir yüzü
tüm özlediklerimin…Geceler beni ağlattı anne…
Nihat KAÇOĞLU