Gemi ve Uçak

Bir uçak veya bir gemi... Bizi onlardan ayıran nedir ki?

yazı resim

Düşün. Bir uçak bul ve bir gemi. Nerden geldiklerinin ya da nereye gittiklerinin olmasın önemi. Sadece var olduğunu bildiğin bir uçak ve bir gemi… Düşün! Seni sevdiğimi. Çünkü bu da aynı uçak ve gemi gibi: Nerde olduklarının önemi olmadan düşünmek ikisini… Kelimelerin ne kadar önemi olabilir ki? Bir uçak geçerken, ortadan ayırabilirse bulutlar gibi ümitleri veya bir gemi dalgalar yaratırsa durgun suların hayatında, işte bu da tam olarak böyle bir şey olabilirdi. Her ses kelime demek değildi. Ama bekliyor insan. Çünkü bir uçak ya da bir gemi olamıyor. Onlar gibi de davranamıyor. Hele ki hayatın farkına varabildiysen bir kez ve o oyunların içindeki yerini görebildiysen… Hayat bir günlük ömrü olan kelebeğin kanadını kırabildiyse, nasıl bir uçak ya da bir gemi olabilir ki insan… Gördükleri, yaşadıklarından da beter… Ki ince bir zarla çevrili kalbin etrafı, yine de defalarca parçalanmaya değer… Çünkü, budanmış ağaç dalları bile tekrar yeşerme savaşı içinde bu günlerde… Ve tabiî ki kurutulmuş tütün yaprakları ciğerime işlemekle yükümlü yine. Kelimelerin de aynı soydan gelen sayfalara işlemesi gibi bu belki de… Ama asla bir gemi ya da uçak değil hayattaki her kare. Sonsuz bir bekleyiş sarabilir beni yeniden. Ve neyi beklediğini bilmeden beklemek var, uçak ya da gemiyi… Ki gidişlerin nasıl olduğunu bilirsin. Düşüncesizlerdir. Canları da hiç acımaz. Bir anda başka bir limanda oluverir gemi. Sevmez demir atmayı, çıkılmayacak yerlere hapsolmayı belki de… Ve sana kalan hep mağrur bir el sallayıştır giden gemiye. “Ben kime ne yaptım ki!” dercesine. İlk defa değil bu yaptığım delilik. Kimine göre sadece bir uçak yolculuğudur benlik. Sürgün dediğimiz de bir ömrün başka yerde devam etmesi değil mi? Tam anlamıyla gerçek bir hayat gibi: Nerde neyin beklediğini bilmeden yaşamak. Üstelik çoğu kez hiçbir şey düşünmeden…
Kulaklarını tıkayıp yürüyen bir insana benzer gemi. Etrafta olup bitenle ilgilenmemek tek istediği. Yolcular yerine yük olur ilk tercihi. Gürültüye kapatmak gözleri, onu yok saymak olabilir mi? Emin ol ki, hiç “Hayır” demek istemediğim bir oyun bu. Oluruna bırakılmayacak kadar da önemli. Çünkü uçak, dengede durabildiği sürece uçar. Benim gibi titrek bir yürüyüşe sahip olma lüksü olamaz çoğu zaman. Bu yüzden şanslı, ve bir o kadar da güçsüzüm. Ama hiçbir uçak ya da hiçbir gemi, benim çok istemem gibi isteyemez herhangi bir şeyi. Onlar, belli görevlerle yükümlü demir yığınları olmaya alışkındırlar ve bunu dert etmezler. Benim gibilerse, aramızdaki farka dair birkaç cümle kurma çabasından ileri gitmezler. Ve biz, canımızın acıması gerektiği için demirden değiliz. Ahh, öyle olmasını ne kadar da çok isteriz…
Düşün, ucu bucağı olmayan bir denizde bir gemi olduğunu… Ne büyük şanstır bu değil mi? Ama ona benzemeye çalışmak da büyük şanssızlıktır belki… Bir gemi ya da bir uçak olmak kadar zorlu bir hayal benimkisi… Çünkü, olduğun yerde kalıp beklemek, her zaman geçip gidenin yaptığına göre çok daha zor bir iştir.

Başa Dön