Hayat aynı
Uyuyorum, uyanıyorum, herşey aynı. Bu şehir, ülke, tüm gezegen, insanlar, siyaset, acılar, umutlar, hayat aynı. Yıllardır. Dipsiz uçurumun kenarında yaşıyor gibiyim, her an düşebilirim. Yoruldum. Farklı bir yorgunluk bu. Yaşamaktan değil, insan olmanın çaresizliğinden. Zihnimden, sorgulamaktan, cevaplamaktan, görmekten,
görmezden gelmekten, edebimi muhafaza etmekten yorgunum. Ruhumun bırakıldığı kader labirentinde yol almaktan yoruldum.
Yaşamak kolay. Hayvan gibi, düşünmeden. Avının peşinde, basit ve net. Hayvan değilim ben. Kendime sahibim. İkiyüzlü olamam.
Tiksindim, insanların bencil, ikiyüzlü çirkinliğinden. Kavramların, idrak olmadan dikte edilmişliğinden. İnsanların birbirine olan üstünlük çabaları anlamsızlığından tiksindim.
Öyle çaresizim ki, insan ben, hiçbir şey yapamam, katlanmaktan başka.
Palavra. Tüm o "ne istersen yapabilirsin" kişisel gelişim laflarının gaza getirmeleri palavra. Yapamazsın. Sende doğuştan yoksa üstün bir yetenek, yapamazsın. Başarmış olanların, çoğunlukla, arkasında payını bekleyen aslan yavruları gibi ekibi var. İdol olmak öyle kolay değil. Yüreğini, aklını, hayatını ortaya koyman lazım. O vakit doğuştan lidersin. Geri kalan herşey yalan.
Boğuluyorum. Cidden. Nefesim Aşk yüzünden.
Hayat
Kabusların gerçek yanı dehşet içinde uyanmak. Kaburgalarının arasına saplanan çelikten bir el kalbini sökecekken, devasa gökdelen üzerine yıkılırken açılır gözlerin. O an herşey durur, nefes almıyor, görmüyor, duymuyor, bomboşsun. Bakışlarında korkunun sessiz çığlıkları, kendini, yeniden doğmayı beklerken bulursun. Kısacık bir an. Sonra, rutinine uyanırsın ve herşey yeniden başlar. Hayat denen kısır döngüde tutsaklığın devam eder. Seçeneklerin, arzuların, hayallerin ve gerçeğinle, herşeyinle ona aitsin.
eylül