Zamanın evinde korkarak dolaşır yalnızlık
Ve her an düşecekmiş gibi sıkıca tutunur hayata
Ürkek ve tedirgindir yüreği
Ne meret şeydir o, iyi bilir yaşayan
İnin-cinin top attığı odalarda,
Karanlığın nefesidir sadece duyulan
Bir de yalnızlığın ayak sesi, akılda kalan
Susuzluktan ölmek gibi bir şeydir o
Eksi bakiye veren hesap misali düşündürür insanı
Arşınlarken koridoru boydan boya
Arkandan uzanan bir el varmışcasına
Garip bir korku sarar içini
Soğuk terler dökersin
Odalara güneş düşse bile
Kendini zindanda sanır, üşürsün
Senden başka,
Bir sen daha yoktur hayatın içinde
Ses olsun diye musluğu açarsın
Su sesi, insan sesi fark etmez der geçersin
Pınarından suyu boşluğa akıtırsın
Gözlerinde bulut yağmur yağdı sanır, sevinirsin!..
Ne kuş cıvıltısı, ne bir öksürük sesi
Ağızdaki sakızın patlayan balon sesi ürkütür seni
Geceyi tutuşturur yakarsın
Yalnızlığın gözlerinde büyüdükçe büyürsün
Sessizliğin içinde simsiyah olur ışığın
Geceye hazırlıktır bu der, susarsın
Karanlıkta çırılçıplak olur düşlerin
Sabaha bilet almak için
Gecenin bir ucundan sıraya girer beklersin
Islak ve nemlidir yalnızlığın zincirlenmiş elleri
Umutların allak-bullak olur, kıvranırsın
Tek başınalıklar boğar seni
Ölmek istersin beceremezsin
Fırtınalı hayatlar geçer kapının önünden
Yeni günler eklenir yalnızlığın ucuna
Bitimsizdir artık zaman
Aklında kalan yalnızlık ve gölgen
Rukiye Çelik