ilk tanışma, ilk sohbet..
sınıftaki devrimci muhabbet
böyle başlamıştı konuşmalarımız
ve kanım sana hemen ısınmıştı
şiirlerimi vermiştim, sevmiştin
dersane yetmez oldu, telefonlaştık..
o da yetmez oldu, buluşmaya başladık
ve 2 haftada deli gibi sevmiştik birbirimizi
birden bire sevgili oluvermiştik..
her gün şiirler, şarkılar yazdım
çok özel mesajlar çektim
içim içime hiç sığamadı
ve hayallerimin sınırı yoktu
ben sana aşık olmuştum
tam anlamıyla; aşık! sıcacık..
Ambarlı Sahili, göl çevresi, ağaçlar..
hep bizimdi!
dilenciler, çiçekçi kadınlar, ve gece..
hepsi bizimleydi!
ne yaşamamıştık ki senle?
ne konuşmamış, neye gülmemiştik ki?
konser, sinema, yemek, kafeler..
ayak basmadık yer kalmamıştı
bir de çiğköfteci Ahmet Usta'mız vardı
bir tiyatro vardı eksik olan
bir de yağlı boya sergisi..
onlara da gidecektik
sen benden gitmeseydin
beni ortada terk etmeseydin
masalın sonunu erken getirmeseydin..
nasıl oldu anlamadım
neden oldu kavrayamadım
soğuk, ruhsuz, cansız bir geceydi..
ve sonunda döküverdin içini
içinde sakladığın, bütün gerçekleri..
şaşırdım, dondum, affalladım!
eskisi gibi sevmediğini öğrenince
yıkıldım, çıldırdım, ağladım!
daha sonra, bir çok gündüz gece
aklımdan hiç geçirmezdim;
bana anlattıklarını, o gece olanları
biri anlatsa, gülerdim.. geçerdim..
meğer bu güzel ilişkinin de sonu varmış
bitmeyen acı dolu yolculuğumdaki bir durakmış
sensiz yaşayacak mışım bundan sonra
ama ben bunu hiç düşünememiştim..
ama her şey çok güzel başlamıştı
"elveda" demek, peki, elveda!
sen de bana bunu yaptın ya,
elveda aşka, elveda inanca..