/ Kim ihbar etti beni azrail’e?
Tam iki küreğimin ortasına vurup dolanır /
***
İhbar yemiş bir gerilla tedirginliğinde yüreğim
Zaman kısa,
Ben çatışmalar yorgunu....
Diren / e / meyeceğim....
Sen
Benim
Son sevişme isteğim
İsa son yemeğini nasıl yediyse işte öyle
Son kez derin bir nefes alabilsem,
Son kez içimi doldurabilsem senle
Ciğerlerimin en uç noktasına ulaştırabilsem nefesimi,
Birde papatya tarlasında olsan....
Sonra gerseler çarmıhımı
Çaksalar beni yüreğimden
Ellerimde saçlarının kokusu olsa.
Avuçlarıma dokunmasalar....
......
Yazılmış fermanım,
Verilmiş hükmüm
Gideceğim
Dönmeyeceğim
***
Son anlar....
Son nefes,
Son gülüş,
Son ağlayış,
Yaşamak kısaca / Son
Ne kadar da ağır bu yaşamak denen şey
Niye hep taşıyıp dururuz?
Niye bu kargaşa?
Bu keşmekeş?
Zaman mı bizi yaşar, yoksa biz mi zamanı?
Hangimiz hangimizi yer bitiririz?
Bir yargı, bir eleştiri anıdır yaşadığım bu an.
Bir korku....
***
Sen,
Benim hayat oyunumun son perdesine yetişen
Gülüşünü verde gir
Ve en aydınlık yerinde otur salonumun / sahneme seni çıkartamadım. Şimdiye kadar en karanlık köşelerde oturttum, kimseler görmesin diye.... Bağışla beni / Kıyamet alkışlar bekliyorum senden, göz yaşı değil....
Hanidir sırtıma saplanan sancı
Kim ihbar etti beni Azrail’e?
Tam iki küreğimin ortasına vurup dolanır
Şimdilik usulcacıktan, bilirim hedef beller
ve en olmadık zamanda bir siyah perde iner.
Ben tufan alkışlar bekliyorum, kıyamet alkışlar.... Ellerin patlayasacıya alkışla beni....
Zaman yakın, mekan belli değil.
İhbar yemiş bir gerilla tedirginliğinde yüreğim
Ve güzel günlere
Ve sana,
Senin gelecek olduğuna inanmışlığım / Umudum.
Nerede,
Nasıl,
Ve ne şekilde olursa olsun
Gülerek gideceğim !!!
Hani olur ya sevdiğim, ciğer parem sana hoşça kal diyemem. Küsme bana, alınma. Bilirsin hiç sevmedim hoşçakalları, elvedaları hiç sevmedim bilirsin.Belkide bu yüzden demeden gideceğim, hazırlıksız gelen sona bulacağım bahaneyi. Hani çocuktum, çocuğundum ya. Hani bahaneler uydururdum ya öyle say....
Ve sen bakma benim diyemediğime
HOŞÇA KAL....