Seni sevdiğimi bilenler,
gece, yıldızlar, ay ve doğan güneşti...
ezanlar şahitti bu aşka...
ama artık di'li geçmiş zamanda kalan bir hikaye...
güneş her sabah kıskanırdı gözlerimin ışıltısını,
bilmeden seni kıskanırdı gözlerimdeki hayalinde.
her sabah umutla beklerdim güneşin doğmasını,
bu sabah gülecek ağlanacak halime...
ya geceler???
bu gece ne diyeceğim yıldızlara?
aşkıma, aşkımıza şehadet eden ezanlara ne diyeceğim?
gözlerinin ve gülen yüzünün hayali ortağımdı yalnızlığıma,
sesin her an kulaklarımdaydı, adın dilimde ezber...
dedim ya, hepsi di'li bir geçmiş zaman hikayesi oldu şimdi...
yani artık başın göğsümde anlatamayacaksın günleri,
sımsıcak nefesini tenimde hissedemeyeceğim bir daha...
konuşurken uyuyakalmayacaksın telefonda.
"canım" deyişim içini titretmeyecek.
demlediğim çayda kokunu duyamayacağım.
her mesja, her telefona "sen" diye bakamayacağım.
ellerinden dolma yiyemeyeceğim.
sana "kadınım" , oğlunu "oğlum" diyemeyeceğim.
sevgimi yüreğindeki sevgiye katıp paylaşamayacağım...
ne yazık değil mi?..
ne yazık...
İsyan
seni sevdiğimi bilenler, / gece, yıldızlar, ay ve doğan güneşti...