Karşılıklı İki Sahaf Eski Bir Bedestende...

yazı resim

“her gece saçlarını usulca çözerdik,
koynunda uyuduğumuz tek sevgiliydi, hüzün!”

karşılıklı iki sahaf eski bir bedestende,
kadim bir kitabın sayfalarına dalar,
sakıncalı sözler toplardık,
elbirliği,
kazanlar kaldırmak için!

“hep korkarak baktık hayata,
aşk kırgını, yürek yorgunu!
kalplerimizde binlerce çizik,
can kırığı anların hâtırâsı
gündüzler geceydi bize
ve gecelerin adı hep hüzün!”

hep akşamları uğrardı kapımıza,
dolaşmaktan bitap,
kırk kapının kovulmuşu kepâze bir umut,
ve her akşam
üstümüze kilitlenirdi kâbus,

her gece yarısı
yakalanırdık şehre, yine sessizce,
arka sokaklarında,
terbiye için gizlice sosa yatırılırken,
askıya alırdık umutlarımızı!

avuçlarımızda ezdiğimiz sigaralardan,
daha çok acı verirdi elbet,
kırık bir gönül,
bir ucu yanık bir sevdâ!

oysa,
herkes gibi iki el, iki göz,
bir beden ve yürek,
ki yaşamak,
bizde öylesine, âdetten bir şeydi!

şehirse, “doğala özdeş” yazan,
yalanı üstünde,
suyu çıkmış sahtelikler üretip,
sevgi sözcükleri söylerdi hikâyeden,
laf olsun diye!

laf olsun işte!

sen de “laf olsun!” diye oyna körebeyi,
hem kör ol, hem ebe ve hem de sağır,
resim yap, göz boya,
maskeler çiz ucuz ve eğreti gülüşlü,
yapıştır şimdilik,
katran karası şehrin iki yüzüne!

doldur düşünce torbanı kuru malûmatıyla,
naz yap, göz kırp, el salla,
öyle bilsin seni, bırak,
gerçeğe uyandırma!

yine arkası sırlı aynandan bak!
yansıtma içini,
tara saçlarını günü gelene kadar,
yeni bir avuntuyla!

her gece, el ayak çekildiğinde,
sür derdini yüzüne,
melekler çiz gizliden yine içine,
acıyan yerlerine,
içindeki çocuğu hiç uslandırma!

Şimdi,
inadına yakana karanfil tak!
sarıl kendine ve sarın şiiri,
sessizce çoğalsın avucunda iksir,
bir kalem tutuştur eline yine ruhsatsız,
paslanmasın içinde aşk,
ıslanmasın dilinde şiir!

*sevgili, süleyman güner'e, saygıyla!..

Yorumlar

Başa Dön