yazı resim

Ben on altı yıl unuttum sandım, ama nafile unutamadım. Nefrete alıştırdım kendimi. Onu bir iki saniye göre bilmek için saatlerce bekler tesadüfmüş gibi davranırdım. Üç koca yıldan sonra ben üniversiteye o da öğretmenliğe başladı. Yani hocamdı. Mezuniyetime bir ay kala evlendi. Bir ay boyunca hiç yürüyemedim. Müthiş bir hastalığa yakalanmıştım. Ateşim kırk bir kırk iki dereceydi hiç düşmüyor, bir beklentimde yoktu. Çok fena koymuştu . hayatım boyunca unutamam o duyguyu. Annemi ikna ettim, düğününe gittim, döndüm bir daha kalkamadım. Bu arada sonuçlar geldi. Üniversiteye gittim. Ama son gün onu ağlarken gördüm. O zaman yoksa biliyor mu diye düşünüyordum. Üniversite iki’deydim bir mektup aldım. Sen benim unutmaya çalışıp unutamadığımsın diye. Yuh yani ! hem evli hem hocam , eğlenceli günler geçirecek çıtır arıyor dedim. O gün sildim. Nefret ettim, ettiğimi sandım , fakat onu çok özledim. 16 yıl geçti, hala aynı. Ben nefrette kalmıştım olmadı. Şimdi kayseri’ de dershane öğretmeni , takip ediyorum ALLAHIM bir kere görsem diyorum. Çok güzel gözleri vardı, kapkara , yıllarca gecelerimi aydınlattılar. Onunla aynı branşı seçtim onu etkilemek için. Hala çok üzülüyorum, kabul etmeli miydim diye . sevgili olmayı, ikinci olmayı , onu yaşardım hiç olmazsa . fakat o evli, çocukları bile var. Şuan bile gözlerim doluyor kendime engel olamıyorum. Onunla bir kere bile duygularım ve hissettiklerim konusunda, sadece ağlayan kız resimleri gönderdim postayla. O da elinde o zarfla gün boyu okulda dolaşırdı, demek ki oda biliyordu. Keşke lafını hiç sevmiyorum. Ölüm yoktu ya bunun ucunda , birazcık cesaretim olsaydı söylerdim. Yada o mektubu bin bir parçaya böleceğime ağlayıp sızlayacağıma bir strateji belirleseydim. Hala canım diyorum ona , o hiç duymasa da. Kirpikleri kaşlarına değerdi, bakınca erirdim. Bir kelime değil bir harf çıkmazdı ağzımdan, sabahlara kadar söyleyeyim diye planladıklarım boğazıma takılırdı bir koca yumruk olup sonra beni öldürsün diye. Bir yol vardı okula giderken o yolun başında karşılaşırdık. Bir bakış için saatlerce ayarlardım zamanı, demek ki o da ayarlıyormuş. Şimdi düşünüyorum ve yeniden değerlendiriyorum. Bir çok davranış mesajmış aslında göremediğim.
Onun nöbetleri bir hafta boyunca beklediğim günlerdi. O da hep bizim koridorda nöbet tutardı. Sizce tesadüf mü ? Ben öyle sanırdım. Benim duygularım bünyemi kötü etkiliyor. O zamanlar mideme kramp girerdi bir bakışla. O da bana sadece miden mi ağrıyor derdi. Bembeyaz gezerdim. Hiçbir sorunumu çözmezdi. En zor soruları bulur sıkıştırırdım, sonra bir gün branşının temelini sordum. O da biraz düşüneyim söylerim derdi. Sonra bir not verdi bana , o notu açıp okumak ömrümün yarısına bedeldi. Salak salak birkaç konu. Bende şimdi aynı branştayım hem de yanlış bilgi ama yıllarca sakladım o küçük notu, kalbimin üstünde kokusu var diye taşıdım. Aklıma geldikçe kokladım. Ondan bir parça almayı başarmıştım. Yeni yırttım asıl mektubu saklamam gerekirken, salak bir notu en değerli eşyalarımın arasında sakladım. Mektubu bir kez okudum iyimi çöpe attım. Sonra alırım diye çöpü toplayıp hiç üşenmeden aşağıya götürüp attım. Sonra gece aradım ama gece boşaltmışlar. O çöp bidonunun başında nasıl katıldığımı unutamam. Birleştirip saklayacaktım. Şimdi siz çok şanslısınız. Bu mesajlar olsaydı o zaman belki cesaret edip atardım. Ben şimdi ölümü bekliyorum. Sadece Sana Kavuşa Bilmek İçin.!

Başa Dön