Kağıdı, kalemi elime almayalı nice zaman olmuştu. Artık hiç yazmıyorsun demişlerdi. Evet, doğruydu bu. Ama bütün bunların bir nedeni vardı elbet. Korkar olmuştum kelimelerden
Kelimeler artık hayattan korkularımı çarpar olmuştu yüzüme
Korkuyordum gelecekten ve neler getireceğinden
Korkularımız ve biz Ne çok yan yanayız, ne çok ayrı Halının altına süpürülen tozlar gibi bir gün mutlaka gün yüzüne çıkacaklarından haberdarız. Belki de bu yüzden mutluluklarımızı dahi doyasıya yaşayamıyoruz. Bir gün kaybedeceğiz korkusundan
Ben artık mutluluktan da fazlasından korkuyorum Mesela bağlanmaktan Bir şeye, bir yere, birine bağlanmak fazlasıyla yoruyor beni artık. Bir çıkmaza dönüşüyor hayatım ve olduğum yerin bir adım ötesine gidemiyorum Oysa bildiğim tek bir gerçek var ki, baki olan yalnızca O.
Böyle kaygılarım yoktu eskiden Eskiden hüzünlerim de farklıydı Etrafımdaki kalabalıkların birer birer azalması mı buna sebep? Ya da başka bir şey Bilmiyorum Ne tuhaf değil mi, hep eskiden diye başlıyoruz cümlelerimize, ya da yazılarımızın bir kıyısında mutlaka oluyor geçmişten izler
Geçmişte takılı kalıp, gelecekten kaygı duymak İşte en büyük korku bu Hepimizi es geçtiği şey ise anı yaşamak. Şu sıralar anı yaşamam için çok güzel bir nedenim var İşte bu yüzden tekrar sarıldım kaleme, kağıda. Biliyorum ki her anım özel ve güzel ve geçip giden hiçbir anımın tekrarı olmayacak Yaradan neylerse güzel eyleyecek
Korkularımı şimdilik askıya alıyorum
Ve anı yaşıyorum
Yaşantımı değerli kılan her şey adına