Hiç kimse ölmesin
Yaralanmasın diye
Vazgeçtim tahtımdan.
Girmesin diye masum rüyalara
Yenilgi, korku, öldürmeye dair fikir
Payım olmasın diye
Kin'le, ah’la düzülen ağıtlarda
Adım anılmasın diye lanetli beddualarda
Caydım krallığımdan .
Ben bunu artık kimse ölmesin diye yaptım.
Erguvan renkli gecenin koynunda vurdum yere
Gazoz kapağı nişanlarımı, madalyonlarımı
Renkli kartondan apoletlerimi
Mantar tabancamı, sapanımı
Azâd ettim bütün tahta atlarımı
Sütre gerisinde bırakarak yürüdüm
Korkunun ve zulmün tüm lehçelerini
Çocuklar korkuyu bilmeden büyüsün diye
Açken, sefilken, vurulurken, ezilirken
Gülümseyen bir hayatı
Müttefik yapsınlar diye kendilerine
Gülmekten korkmasınlar
Utanmasınlar diye yaptım ağlamaktan
Ardıma bakmadan yürüdüm
İnsanca yaşamayı zafer bilerek.
Büyümeden daha
Daha marşlarla kirletmeden dudaklarımı
Çiçekli baharlara teşne yüreğim
Eylül hüznüne kurban boynumla
Türküler söylemek için
Gittim.
“Küçükten yâr seveni
Loyluda yaar, leylide yaar
Ley ley ley
Cennete gönderseler”