Yağmurun ilk kez warlığını bu kadar hisseden, hafif puslu kararmak üzere olan bir akşam üstü ve seni keşfettiğim bir market dibi...
zamanı durdurdum elimdeki asayla ve ıslak bir kirpikte kaldı şaşkınlığımın ilk aptal hali,
biraz gayretle kendime geldim hafif soğuk bir havanın neminde...
Yeni dekore edilmiş bir cafe ve sana doğru yeni dekore edilmiş bir kalp farkettirdi warlığını benden öte sana doğru...
o gün orda aklımda kalan tek renk sarı oldu: heryer sarı
kaldırımlar sarı, insanlar sarı birde sende olan bende kalan saçın sarı, güneşe ne hacet o zaten sarı...
biraz yürümek ii gelir , belki biraz açılır sonra kapanır gözlerim rüyaysa uyanmak yok diye...
Yüzüme üflenen nargile dumanında daldım; bir an üflenen her duman içime dolan bir beden, senden öte bana doğru...
Utangaç gözlerle ilk dokunuşun, ilk öpüşündü ve kayboldu bir an tenim teninde...
Hala ne olduğunu anlamaya çalışan kızarmış yanağım ve alnımda beliren damardıutangaçlığımın en belirgin hali...
İlk dokunuş: ve sarı avucumda. anlamsız heyecanım ellerimde başlayan titremeyle kalbimde son buldu.
İkinci dokunuş: ve elin elimde, amansızca haykırış sardı ayakkabılarımı o ıslak akşam kaldırımlarında.
Yorulmuş ayakkabılarm ewinde dinlenmeye çekilrken sana takıldı meraklı bakışlarım...
Tüm cesaretimin belkide tüm ahmaklığımın toplandığı anda kapı arkasında buldum kendimi dudaklarında.
Varlığının 24 farkındalığına varmanın ilk mutlu uyanışıydı 25. güne senli merhaba...
Cesaretime ortak olan bu asi melek miydi dudaklarıyla can weren yoksa sadakatına ortak olan benmiydim warlığına şükreden...
Korkusuz bi o kadar savunmasızlığına bıraktım tüm hayat şartlarımı pamuk ellerine....
Şimdi uzaklarda da olsan uzaklarına en yakınınım ellerin olmasada,
Kokun bende kalmış siyah bir cüzdan arasında...................