O kadar kolay ki,
Bencillik.
Öyle kolay ki,
Korkaklık.
O derece basit ki,
Doğal ki,
Bilmediğinden doğan merak.
Ki ona duyduğun ilgi ve korku,
Öylesine kardeş ki,
Yaratılmışlar evreninde..
Durup ta, seni okusam gözlerinde.
Asil duruşun güzel de,
Kırık, kolun kanadın.
Üstelik,
Zahiriliğin kıyısından, azıcık bilmişliğinle.
Yazık ki, doğru bir bilmişliğin de varken.
"Bana yeni bir şey ver" desem,
Ki.. hiç demedim ki,
Maddesel formuna.
Veremezsin ki...
Yeni bir şey yok çünkü,
Doğup batan güneşin altında...
Elbette,
Ak ile akı,
Karayla, karayı karıştıracak,
Ve canın sıkılacak, yeni bir renk bulamayınca.
Sonunda tabiatına uyup,
Karıştıracaksın,
Ak ile karayı..
Gri bile olmayan,
Karamsı bir şey bulacaksın,
Akını az kattığın için.
Düzgün okumadın ki tarifini,
Nereden bileceksin ?
Bulduğun karamsı,
Suyumsu şeyle,
Ellerinden akıp giden,
Yürekten alaylar edeceksin üstü kapalı.
Talep ve ısrar yok iken, hem de.
Kendince gelin,
Kendince Güveyi olup,
Kendince, kendi sanal konunu,
Kapatacaksın kendi beyninde.
Benim, haberim bile olmayacağını sanıp,
İçten içe de,
Haberim olmasını isterken, bir de...
Neden biliyor musun ?
Çünkü, sen bir tanesin.
Ve Bütün penguenler de öyle,
Kendi evreninde..
Karşıyakalı Ahmet
Istanbul 14 Temmuz 2006 Vakit Gece