Sarı sonbahar yaprakları dökülüyordu içimin en derinliklerinde
Yağmur damlaları acıtıyordu tenimi. Hiç kimse duymuyordu sesimi
Kalbim kanıyordu..
Uçuruma giden yolda yavaş yavaş korkak adımlarla ilerliyordum
Bir ses,bir nefes yeterdi beni geri döndürmeye
Sağıma baktım,soluma baktım kımse yok
Gökyüzü gri.. etrafta boynunu bükmüş ağaçlar birer birer düşen yapraklarıyla vedalaşıyordu
İşte artık uçurumun en kenarındayım. Sonsuzluğa bir adım kala isyanlardayım
Gözlerimi kapattım ve kendimi boşluğa bıraktım....
Ancak o ışık neyin nesiydi? Burası neresi? Karşımda duran adam kimdi?
Titreyen bir ses tonuyla "Siz kimsiniz,ben nerdeyım" diye sordum
Karşımda duran, gözleri deniz mavisini anımsatan adam cevap verdi
-Benim adım Melek... Burasıda Cennet
- cennet?
-evet Neden bukadar şaşırdın
-şey.. ben... bilmiyorum...
-Sonsuzluğa hoşgeldin
Benim Cennetim de Meleğimde sensin.
Bana özlediğim o mavi gökyüzünü getirdin. İçimin en derinliklerinde cicekler açtırdın. Kalbimdeki yaraları sardın.
vee Yağmur artık canımı acıtmıyor.
Işığımsın,özlemimsin,Canımın ta içisin