Merhaba...
Gözlerimi gözlerine feda ettiğimden beri sana yazdığım kaçıncı mektup bu hiç saymadım...nasıl ki gülüşlerini ve öpüşlerini saymadıysam,özlemi kelimelere dökme çabamı da sayılamayacak kadar anlamlı buldum sanırım...”İntikamı alınmamış her şehidin mezar taşı devriktir...”dizesine nazire yaparcasına “gözleri hüzünlü her insanın mezar taşı aşıktır...”yazmıştım defterime...
Okuldan bize arta kalan yıllardı...paltolarımızı ve yumruklarımızı sımsıkı kapatır,dünyanın tüm dağlarını,tüm ovalarını,tüm şehirlerini ve tüm kırlarını kızıla boyayacağımız ana olan inançlarımızla ve ağzımızda aşk kokan şiarlarımızla çevrelerdik gençliğimizi...
Geri dönüşü olmayan bir tünelin sonundaki ışığa koşarcasına arzuluyduk...her saati gün,her günü ay gibi yaşardık...dolu dolu,deli deli...nerde ve kimde bırakmıştık yüreğimizi,kim esir etmişti yada bilemiyorduk...ellerimiz tütün toplamasa da sigara sarmayı öğrenmişti ve ondandır bütün sigara kokulu solukların ısıttığı sohbetler kaplamıştır bizi...