Yüce Allah Kuranda, tartışmayı, çekişmeyi, düşmanlığı, kin ve nefret beslemeyi çirkin ahlâk özellikleri olarak tarif ediyor. Kimi Müslümanların ise ağızlarından sevgi, şefkat, dostluk, kardeşlik, birlik, bütünlük gibi sözcükler çıkmıyor; sözleri yalnızca dayanaksız iddialar, suçlayıcı ve tartışmaya yol açacak ifadeler...
Allah, Müslümanlara birlik olup güç kazanmalarını buyuruyor, bazı Müslümanlar güçlerini kardeşlerine karşı kullanıyorlar. Birlikte Allahın ipine sarılmak" yerine, din kardeşlerinin ipini çekmeye çalışıyorlar.
Allah, "zandan çok kaçının" buyuruyor ancak bir kısım Müslümanlar, Allahın emri gereği birbirlerine hüsn-ü zan etmek yerine kin ve nefret dolu ifadeler kullanıyorlar. Kuranla öğüt veren, uyaran Müslümanlara önyargıyla yaklaşıyor, bu yüzden de anlatılmak istenileni değil, kendi anlamak istediklerini anlıyorlar.
Kimilerinin yaptığı eylemler; tartışmak, fitne çıkarmak, ona buna laf söylemek, etrafa nefret saçmak. Oysa insan, aşkla, muhabbetle Rabbini anlatmalı. Resullullah (s.a.v)e olan sevgisini, Allah rızası için olan sevgisini anlatmalı. Allahın tecellilerine, yarattığı güzelliklere olan sevgiyi anlatmalı. Tüm bunları anlatan Müslüman kardeşlerine de sevgi duymalı.
İnternette sitelerinde, yazılarında ve yorumlarında Allah sevgisinden, Allah için sevmekten bahsetmiyorlar. Hep öfke, nefret ve kin dolu cümleler. Olmuyor; aşkı, sevgiyi, şefkat ve merhameti anlatamıyorlar. Oysa sevgisizlik, korkunçtur; her an kavgaya hazır, tartışmacı, nefret ve öfke dolu olan insana Allah basiret vermez. Bu yüzden kafaları karmakarışık, görüşleri pusludur.
Biz Müslümanlar, birbirimizi Allah sevgisinden kaynak bulan derin sevgiyle sevmeliyiz. Bu sevgiyle kalplerimizi doldurmalı, kardeşlik bağlarımızı daha da güçlendirmeye çaba harcayarak, birlik ruhunu yaşayarak, Allahın emri gereği kenetlenmiş bina gibi saf bağlayarak mücadele etmeliyiz. Yaşadığımız ahir zamanda, bozgunculuk çıkaran, huzuru bozan, barışı engelleyen, tüm dünyada şiddet, terör ve anarşiyi körükleyen fitnenin beynini yok etmek için birbirimize karşı değil, küfre karşı cehd etmeliyiz!..
Fitnenin Beyni Darwinizmdir
Yıllardır insanlığı mutsuzluğa sürükleyen, milyonlarca masum insanın ölümüne sebep olan komünizm, faşizm, ırkçılık, kapitalizm kaynaklı savaşlar ve bugün de süren terörün asıl kaynağı Darwinizmdir. Teorinin dayattığı çarpık iddialar öldürmeyi, köleleştirmeyi ve sömürmeyi, insanların adeta bir doğa kanunu olarak anlamalarına sebep olmuştur. Bu yüzden zayıf, güçsüz ve hasta insanların yok edilmesi, güçlü ve zengin insanların ise üstün konumda olması gerektiği insanlara doğal gelmiştir. Darwinizme göre, doğada acımasız bir yaşam mücadelesi, güçlünün güçsüzü ezdiği ve sonunda güçlünün hayatta kaldığı bir çatışma vardır.
Darwinizm verdiği telkinlerle, dünyada yaşanan zulüm, acı, kan ve gözyaşının sona ermesi için insanlarda bulunması gereken vicdani yükümlülük duygusunu köreltmeye çalışır. Diğer milletlerin sözde evrim sürecini tamamlayamamış bir tür hayvan olduğunu düşünen, sınıf çatışması yoluyla insanlığın gelişip, ilerleyeceğini zanneden ve vahşi doğa kanunlarına inanan kişiler, dünyayı kana boğmuşlardır.
Kendisi de evrimci olan Robert Wright, The Moral Animal (Ahlak Sahibi Hayvan) adlı kitabında Darwinizmin nasıl bir bela olduğunu özetle şöyle ifade eder:
"Evrim teorisi, insan ilişkilerine karşı uzun ve oldukça kirli bir tarihe sahiptir. Yüzyılın sonlarına doğru politik felsefeye de karıştırılan teori, "Sosyal Darwinizm" adlı bir ideolojiye dönüştürülmüş ve ırkçıların, faşistlerin ve en acımasız kapitalistlerin elinde koz olmuştur."
İşte bu nedenledir ki, öncelikli yapılması gereken Darwinizmle fikir mücadelesidir. Müslümanlar, Darwinizm ile bilimsel mücadele etmekten kaçınmak ya da "İslami evrim gibi hayali senaryolar üretmek yerine, bilgiyle donanmalı ve bu büyük fikir mücadelesine destek olmalıdır. Samimi her Müslüman, insanlara Allahı tanıtmalı, bilimin ışığında Yaratılışın mucizelerini anlatmalı, delillerini ortaya koyarak inkarcı felsefe ve görüşlerden yeryüzünü temizlemeye destek olmalıdır.
Devam Edecek