Nie, her dönem en çok eleştirilen düşün adamı olmuştur. Kimi faşizme yol açtı der, kimi dizgeci olmamakla suçlar. Aslında bu algı yanılgıları; Nie’deki ‘üstinsan’ ve ‘sonrasız dönüş’ kavramlarının birbirinden ayrı düşünülmesinden kaynaklanır.
Zaten üstinsan ancak sonrasız bengi sayesinde mümkündür. Bu iki kavramı birbirinden ayıranlar; ya Nie’nin en çok korktuğu insan tipi olan ‘pazaryerinde sineklik olanlar’dır ya da özellikle bu yola başvururlar ki kendi düşüncelerini dikte edebilsinler.
Nie okumak ters düşünmek demektir. Nie okuyan ve anlamaya çalışan insan önce bireyleşir, sonra zihinsel evrimleşme aşamasına kapı açar.
Nie’nin diğer filozoflardan farkı; olanı ve olacak olanı yazmasıdır. Örneğin gelmiş geçmiş en büyük düşün adamlarından biri olan Marks, olması gerekenleri yazmıştır. Aristo’nun tasımları, Kant’ın önermeleri hep olması gerekenlerdir. Nie’nin dünyasında ise sadece olan ve olacak olan vardır. Yani insan vardır. Nie’yi faşizmle suçlayanlar bu hümanizmayı anlayamayanlardır.
Sonrasız bir şekilde üstinsan olmaya doğru döndüğümüze göre, ereğimizin daha insancıl bir dünya olması gerekmez mi? Bu da bizi Nie’deki hümanizmaya tekrar götürmez mi?
Üstinsandaki kasıt; boyunduruk kabul etmeyen birey olabilmek ve sonrasız bengi sayesinde bunu ölümsüzleştirmektir.
Nie insanı tanrılaştırır. Tanrıyla sorunu da bu yüzdendir. Nie’deki insan hiçbir emri sorgusuz sualsiz kabul etmez.
Nie’nin kelimeleri de özgürdür. Bazen cümlenin anlamına ters bir kelime o cümle içinde geçer. Bunun amacı; okuyanın zihninde o kelimenin çınlamasıdır. Okuyan, okuduktan sonra düşünür durur…
Nietzsche...
Nie’nin kelimeleri de özgürdür. Bazen cümlenin anlamına ters bir kelime o cümle içinde geçer. Bunun amacı; okuyanın zihninde o kelimenin çınlamasıdır. Yani, Nietzsche okuyanlar; düşünür durur...