Zina sözcüğü Türkçe değildir. Ama etik olmayan bir sözcük olduğu hemen anlaşılır bir sözcüktür.
Çekirdek ailenin korunması ve toplum ahlakının saygınlığı açısından cahiliye dönemindeki uygulamalardan biri de Şamanizm de kendini göstermiştir.
Bir zina olayını halk; ancak yargılama ve infaz sonunda öğrenirmiş. Nasıl mı?
Sokaklarda, veya etrafa saçılmış insan eti/kemikleri dağılmış ise hımm, biri zina etti ve infaz edilmiş, demek ki! diye düşünülürmüş.
Bu infaz ise taş veya kılıçla değil, çok daha vahşi biçimde olurmuş.
Zina eden çiftin bacakları ayrı ayrı genç kavak ağaçlarına bağlanı, kavak ağaçlarının tepesi yere gelecek derecede ip gerilir, aynı anda her iki kavak ağacının ipi kesilince insan vücudu ortadan ikiye ayrılır ve havaya saçılırmış.
Şimdi 21. yüzyıldayız.
Bu vahşice yargılama ve infaz o dönemlerde Avrupadada daha farklı bir eğlence gibi yakılmalar/giyotinler/aslana yedirmeler, Afrikanın bazı ülkelerinde, özellikle Mısırda kadınların zina edeceği kaygıları ile zevk aldıkları cinsel organlarının sünnet edilmesi, döl yollarının ameliyatla hala günümüzde bile çıkartılıp kadınlıklarının yok edilmesi vb şeklinde uygulamaları, insanın doğasındaki bir acımasız, anti/medeni yönünün o dönemde, vahşice açığa çıkması olarak düşünürsek; Muhammed İkbal'in çağımıza ışık saçarak aydınlatan sözlerini dikkate almak yerinde olacaktır.
Zaman size uymuyorsa siz zamana uyun.
Eğer o zamanki insanları tutsak edemiyecek, barındıramayacak şartlar, imkansızlıkları, olanaksızlıkları da düşünürsek, o günün infazlarını, o günün şartları olarak düşünmekte yarar vardır.
Eğer cahiliye döneminin uygulamalarını bugüne giydirmeye çalışırsak; sonuç anormal derecede pirimitif bir şekilde kültürde, sanatta, bilimde, bilişim teknolojisinde oldukça ileri, kozmik bilinçteki, çağdaş dünyaya ayak uyduran insanı hayrete düşürecektir.
Gelişen insan beynine dar ve cahiliye devri uygulamaları;
küçük bir ceketi büyük bir bedene giydirmeye benzer.
Kanımca, şayet eşlerden biri bu zevk peşinden gitmiş ise, şiddete kaçmadan, adaletin terazisinde tartılıp, yanlışı seçenin de kendi yolunda gitmesi gerektiğidir
Tabi H.Üzmezler gibi 70 yaşlarındaki insanların, küçük kız çocuklarını taciz ederek, onların zevklerine hizmet edecek bir yargı sistemi ve düşünce sistemi olmamak kaydı ile kabul edilebilir bu adaletin yargısı
Zina eylemini gerçekleştiren kişi medeni hukukun vereceği kararı ister istemez kabul edecektir.
Canı kaymak çeken mandayı yanında taşırmış.
Zina sözcüğü çok kaba ve itici bir sözcüktür.
İki insan birbirini sevmiş ise, bu sevgiye saygı duyulmalı ve eğer iki kişi hala sevgilerini yüreklerinde taşıyorlarsa öldürülmekle cezalandırılması, insanlığın utancıdır.
Şayet, kadın ve erkek tinsel ve tensel anlaşamıyorlarsa, toplum ve aileler dışlar diye bir arada zorunlu bir yaşamı paylaşıyorlarsa, aşkta bu eşlerden birinin yürek kapısını tıklamışsa, iki medeni insan gibi yolları ayırmak gerekir.
Aşk, özgürlük ister.
Özgür olamazsa, zaten ölür
Basında ve görsel medyada duymuşuz ve okumuşuzdur;
Kadın kocasını uykuda kesti/Adam karısını on parçaya ayırıp, fırına attı, çöpe attı, sevgilisi ile kaçtı/Cinnet geçiren karı/koca çocuklarını öldürüp, nehire attı/Adam ahırdaki eşekle/veyaveyaveya
O kadar çoğaltabiliriz ki örnekleri
En güzel ve en çağdaşı, aile terapistlerine danışarak adaletin terazisine saygı duymak
Aşk, iki kişiliktir.
Sevgi ve ışıkla
Emine Pişiren/Akçay
17.Şubat.2010