ÇİNGENE
takim yapraklarrında
bir gün kopmuş
uyan mayıs ayı
uyan
hiç farkında değil
bu nehir
asık suratlı
hemde bulutlu hava
olmayan güneşte batmak
üzereyken
sahte yüzlü insanların
arasında
zincirlenmiş kederlerimi
kıracağım inadına
bu gün lunaparkta
bir an yıldız olup
görkemli gemilerin
direklerini aralayıp
gözkırpacağım yaşma
merhaba derken hayata
patlamış mısır gibi
kavruldukça
sığmayacağım asla kabıma
tuz ekmeyin ne olur
kanayan
yaralarıma
bir gün olsun,
çocuk kalayım
bu gün lunaparkta
elmaşekeri kadar tatlımsı
parlak ve sıcak
bir çoçuğun
gözlerindeki
ışıkları alacağım koynuma
sevgiler saçacağım
adım, adım
dört bir yana
ve sonra
sevgilisin yanağındaki,
pamukşekerlerini
silen
delikanlının
dudaklarındaki alevi alıp
onsekizinde bir
kızın
heyecanını takıp
gönlüme
yakacağım derken evreni
bir
çocuk ağlıyordu
güneşten çalmış olmalı
hem sarınsı, hem kırmızımsı
saçları
kirlenmemiş denize götürdü,
gözlleri
yavaşça
kokunduğumda
parmağıma aktı
masumiyeti
tebessümle gülücükler,
yayılırken yüzünde
atlıkarıncaya bindirip
uçuru verdi beni
mutluluk ülkesine
ne yazık’ki fazla uzun sürmedi
pembe rüyaların
içinde
soguk rüzgar estirerek
sokuldu yanıma bir çingene
o çocuğun
gönlünü,yaparsın
ya senin gönlünü, kim yakacak,
diyerek başladı söze
soluk almadan,
devam ediyordu
boşuna başlama
biteceği yere
yalnızlığın
kaderin olduğunu bil
tek sorunun anlaşılmak
seni
anlamak kolay değil
çileli kadın
irkilmiştim o anda
içimdeki
depremi demek
herkes görüyor
falcı kadın bile
yoksa ben,
korku tünelindemiyim
yaşam bir hayal kurgusumu
gerçekler nerede
atlıkarıcadan inip
başladım yaya koşmaya
dönme dolap misali
başım dönüyor
çingenenin
esrarlı dudaklarındaki
sırrın peşine
demir atayım derken
farkında değilim
içimdeki çocuğu
düşürmüşüm
nehire
ren akıp gider
gemilerin görkeminde
içimdeki çocuğu
getirir belki seneye
Hatice Şimşek
]