çok acıyordu canım ayaktaydım
Hafifce yere uzandım
Korkmaya başladım yalnızdım
çaresizce zamanın geçmesinş bekledim
ne vardıki ölümü blmeyecektim
allahım dedim bu da ne
allahım nedir bu böylece
vücudum uyuşuyor hafifce
kalbim çarparkendelice
hafif bir sersemlikle
hala bekliyorum zaman geçmiyor
ağlıyorum sesim çıkmıyor
bağırıyorum sesim duyulmuyor
hala hafif bir sersemlikle bekliyorum
ne vardı ki bunun sonunda ölümü bilmeyecektim
vücudum soğumaya kanım donmaya
parmaklarım uyuşmaya üşümeye başladı
o delicesine çarpan kalbim duruyor
sadece üç hakkım kalıyor
bekliyorum zaman geçmiyor
soğuk musalla taşına yatırmışlar
sadece bir tas su bir parça bez atmışlar
boyu boyumca eni enimce yere koymuşlar
birde üstüme iki tahta atmışlar
ne vardı ki sonunda ölümü bilmeyecek
o boyu boyumu sıkar oldu
eni enimi sıkar oldu
bedenim arada durdu
kalkmayı denedim kafam vurdu
ne vardı ki ölümü göremeyecek kadar kör olduk. . !
]