Öyle diyordu bir şiirde,
Gemiler geçiyormuş Boğaz'dan...
Ama, bir lokma geçmiyor bu boğazdan.
Küskünlüğünün üstüne
Kuruyorum soframı.
Aç kalkıyorum masamdan.
Ortaçağ yalnızlarını oynuyorum bu akşam...
Yiyemiyorum,
Seni kusuyorum,
Kırılgan kağıt parçalarına...
Erozyondayım diğer yandan.
Kabul et !
Doğurmadığım oğlumsun,
Biraz annenim yani.
Bu yüzden kırılma bana !
Hem annesini bilmediğin kızınım senin,
Bu yüzden tut elimdem biraz...
Kısa bir cümleye sığdırma mutluluğu,
Ortaçağ yalnızlığını yaşatma bana.
Bileklerimi tutmuştun ya sıkıca ,
Öyle tut yine sıkıca.
Bu akşam,
Sönmemek adına paniğe kapılan
Pamuk şekeri gibiyim.
Korkuyorum.
Uzun kırılganlıklarından,
İnan bana korkuyorum.
Seni kaybetmekten...