*Hayata sitem, çaresizliğin bir başka ifade şeklidir.
*İhanete uğrayan toplum ya da bireyin küskünlüğü, kolayca intikam alma isteğine dönüşebilir.
*Kendini ödüllendirken veya cezalandırırken bunda aşırıya kaçma.
*Hayat ne kısadır ne de uzundur; yaşadığının farkına vardığın kadardır.
*Yalanı yastık yapanın, yorganı da kabustur.
*Saygı sınırları çiğnenmiş olan her ilişki bitmeye mahkûmdur. Böyle bir ilişki içinde bulunduğunuz ister akrabanız, ister dostunuz, ister anne-babanız, isterse çocuğunuz olsun. Sonuç değişmez!
*Doğanın cömertliğine, alicenaplığına hayran olmamak mümkün mü? Çünkü bize her şeyi hiç kısıtlamadan veriyor ve son nefesini veren insanları da iyi-kötü ayırımı yapmadan bağrına alıyor.
*Öldükten sonra beni toprağın altında arama.Evet ben toprağım; ama toprağın üstündeyim. Karnını doyuran bir ineğin ağzındaki yeşil çimenim. Elma toplamak için bir afacan çocuğun üzerime çıktığı meyve ağacıyım. Oltadan balığın kaptığı bir solucanım.
*Söylemediğin düşüncelerinden dolayı duyduğun pişmanlık, söylediklerinden dolayı duyduğun pişmanlıktan daha az olacaktır.
*Evreni anlamada zorlanıyor musun? Bir de sevgi ve hayranlıkla denesen!
* Mum; yanıyor, eriyor ve bitiyor. Ama buna rağmen ışığını etrafına cömertce yayıyor. Bir mum kadar bile olamayanlar bundan utansın. Sakladıkları bilgiler bu dünyadan göçtükten sonra ne işlerine yarayacak acaba?
*Gitmene bir şey demiyorum; sitemim gittiğin yeri söylemediğin içindir!
*Ne güzeldir unutmak! İyi ki unutuyoruz. Ya unutamasaydık; tüm ömrümüz geçmişe ah vah etmekle geçmeyecek miydi?
*Gece olmaktan vazgeçti isen, güneş ol. Sonra istersen gene fikrini değiştirip, aydınlık olmaktan vazgecip karanlık olabilirsin.
*Ceplerindeki paraya bakıp da adam olduklarını sananların, bankalardaki kiralık kasalardan farkı ne?
*Bırak beni! diyorsa bırak; Tut beni! diyorsa tut. Ama sonra, bıraktığını tutma; tuttuğunu da sakın ola ki bırakma.
*Derdini atamıyor musun? Öyleyse biraz bekle, o nasıl olsa seni atacak.
*Sevinci avuçla dağıtabilirsin; kederi ise dirhemle. Buna rağmen bir dirhem keder, onca sevinci yok eder. Tıpkı kazanlar dolusu balın içine damlatılan bir damla zehir gibi
*Denizi büyük yapan küçücük küçücük su damlacıklarının aynı yerde toplanmasıdır. Toplumları da büyük ve güçlü yapacak olan yetenekli, çalışkan ve dürüst tek tek bireylerin bir araya gelmesidir.
*Tövbeni bozduysan bile gene tövbe etmekten çekinme. Hatta bozdukların için de tövbe et.
*Güzel, güzel olmasaydı hiç düşmanı olur muydu?
*Güzel sözle, doğru söz aynı şey değildir. Nice güzel söz vardır; ama doğru değildir. Nice doğru söz de vardır, güzel değildir.
*Kafesteki bülbülün sesini dinleyerek zevkten kendinden geçen, bence psikolojik bakımdan hastadır.
*Dilin söylediği her şeyin cezasını ödemeye kalksaydık, tüm ömrümüz hapishanede geçerdi.
*Aşıkları yargılamayacak kaç kişi var şu dünyada?
*Kuru bir ağaç ne işe yarar diye düşünme. O beğenmediğin ağaç, bir kuşa dinlenme ya da yuva yapma yeri olabilir.
*Neden durmadan nefsimizi sınamamız gerektiği bize telkin ediliyor; her sınav kaygısının olumsuzlukları daha da artırdığı bilindiği halde.
*Bana gamlanma diyen gamlı gönül; sen önce kendine bak!
*Uzaklaştıkça yaklaştıklarım, ama yaklaştıkça da uzaklaştıklarım var.
*Bazen karşımızdakinin anlayışına sığınmaktan başka bir çaremiz kalmaz.Eğer o kişide bu yoksa, vay ki halimize vay!
*Çiği pişmiş, hamı da olgun gibi göstermek karaktersiz insanların en büyük becerilerinden biridir.
*Sevginin çıkarsızı, sevginin safı, sevginin yalansızı diyoruz. Yanlış. Çünkü sevginin çıkarlısı, saf olmayanı, yalanlısı diye bir şey söz konusu değildir.