"aşkın boyunduruğunda
iki gövde olmuşuz
bunca lanete rağmen"
...
bir
mavi yangındı,
pervasızdı!
etimize üşüşen ateş ağızlı karıncalardı...
gözlerini yummuştu yıldızlar,
ay utanmıştı...
ya da
en güzel demli şaraptı...
ter
ve
kandı
sarmaşık oyunlar oynardı
gül bedenlerde,
hızlı nefes alıp-vermece,
soluk kesmece,
et dişlemece...
ve
öperdim seni
bir daha,
dudakların renkte açardı tüm karanfiller,
aşk kokardı...
bir daha öperdim seni ağzından
bir daha,
başı dönerdi kokudan,
sarhoş olurdu / rüya korkardı...
öperdim seni ağzından
gözlerin samanyolu olurdu,
yiterdi hükmü zamanın,
yerden kesilirdi;
yerçekimine baş kaldıran ayakların...
bir ışıktık;
binlerce yıl öteden gelip,
binlerce yıl öteye giden
an'ı dudaklarında yakalardık!
sorsan bilmeyenlere,
bir yıldızdık,
kaymıştık...
asla
ve
asla!
biz,
bir bıçaktık
ve
gecenin bağrını yarmıştık...
...
ve
ben
uzak dağların
barbar atlısı
doymazdım seni talan etmeye...
...
sonunda
ince bir çiğ olurdu yorgunluğun
gül yaprağında...
...
a&m