Bu aralar fazla ruh kelimesinden bahsediyorum biliyorum ama bu farkındalık öyle bir şey ki, insan bu noktaya gelince istese de bu kelimeyi kullanmaktan vazgeçemiyor. Bazen kendimizi çok kaptırıyoruz günlük hayatın rutinlerine. Belki haklıyız çünkü belli görevlerimiz var. Ev işlerine,iş hayatına,çocuklara ,anne babaya ,Tanrı'ya, evcil hayvanınıza,kocanıza,sevgilinize borçlanmak durumundasınız. Biraz fazla duyarlı bir insansanız (ki bencillikle duyarlı insan olmak arasinda sadece çok ince bir sınır vardır) daha iyisi daha güzeli için çabalarsınız .
Borçlarınızı ödemek için verdiğiniz çabanın adı hayattır aslında..Hayattır; fakat bazen yalan gibi gelir herşey ..Gözlerinizi kapattığınızda salt bir mavilik,beyninize baktığınızda bir dinginlik görmemeye baslarsınız. Son günlerde, sürekli kafatasınızın içinde dönüp duran ,susmak bilmeyen kelimeler artmıştır .
Gün gelir ki bu koşuşturmaca içinden hızla uzaklara kaçıp , yolun tam ortasında durup geriye bakmak istersiniz.. Fakat bu hengameden kaçarken yanınıza almadığınız bir şeyler olduğu hissine kapıldığınızda aslında sizi daha da farkındalığa sürükleyen şeyin kuşbakışı halini görürsünüz.
Ruhunuz mükemmelliğe,adanmışlığa çıkan virajlı yolun en başında belli belirsiz yorgun ,ifadesiz bir şekilde durmaktadir. Ve bu yol öyle bir yoldur ki , mekandan soyut ,yıllardan döşeli ;üstünden geçtiğiniz ama asla aşina olmadığınızı sandığınız incecik ipten bir çizgidir.
Bu farkındalık da yetmez insana. Geride kalan ruhunuza hayretle bakarken,başardıklarınıza şaşırır fakat asıl o incecik ip gibi yoldan nasıl geçtiğiniz farkındalığını zamansızlık boyutunda yaşarsınız. Aslında bazen keskin taşlardan çıplak ayakla geçmişsinizdir fakat uzaktan nedense ip gibi görünür o engebeli yollar.. Ruhunuzun yolun başında kaldığını, bedeninizde olmadığı için hislerinizin sizi aldattığı şeklinde düşünseniz de aslında sizin taş dediğiniz yollar iptir.
Sadece, sizin onu geride bıraktığınızı, bekleyip geri almanız gerektiğini size telepatik bir dille söyleyen ruhunuzun somut halidir o taş dedikleriniz. Ve siz ruhunuzu geride bırakmanın bedelini (her nekadar bir sonraki yolda iyileşeceğini bilseniz de) kanayan ayaklarla ödersiniz.
Bu yüzden ayaklarınız her kanadığında durup sakinleşin.Hayatınız ne kadar koşturmacalı da olsa,yüksekçe bir yere çıkıp gözlerinizi kapatın o maviliği görene kadar yolun başindaki ruhunuzu bekleyin.
Asıl farkındalığı ruhunuz geri geldiğinde yaşayacaksınız ki onun da ismi ' arınmak' olacak..