Şehrim…
Yağmur…
Gecenin koynundan kopan
Kirpiklerimde birkaç muzur tanecik
Zamansızca yanaklarıma sokulan
Denizin arsız damlaları
Ve yağmurda sehrim…
Merak edip merakımı gidermekten geldim sana
Hazır olmaktan
Biraz da zorlanmaktan
Bir yerlere tutunmaktan geldim
Su gibi akmaktan
Rotayı iyi belirleyip
Denize kavuşarak geldim sana
Farkındalıktı bunlar
Hikayeleşmekti
Daldığım kadar bir hevesti
Ve
Bir kafesti kaldığım kadar.
Ama ben bir şehrin hikayesini
Diğer bir şehirde yaşamam.
Onlar gölgelerinden kaçarlarken
Renge teslim olurlarken
Ben kimseden değil
Kendi engelimden korkarım
Benim ninnilere ihtiyacım yok artık
En uçucusundayım eğilimlerin
Gözlerimle nakış işlerken kadehlerime
Gördüm
Büyüsü bozuk üstü örtülü düşünceleri
Ruhunun pasını saydamlaştıranları
Anahtarı açmayan kilide
Susamışlar kanar ancak
Benim tuzağım yok
Kurulacak ağım yok
Organize olamamış hislerim
Sarsıntıda.
Ve tekrar…
Tekrar canlanır o mısralar hafızamda :
İster gül bahçesinde olsun ayağın
İster “gül bahçesi” olsun adın
Bir rüzgar kırpar kırıklarını güllerinin
Ne gülün güle benzer
Ne günün güne döner.
Şehrim…
Gözlerim yağmurlu…
Gülşen ERTÜRK