Sen Gittin ya
Bakışlarımızla yıldızlara tutunalım derken
Bir dip not gibi düştük hayatın anlamsızlığına
Solgun bir yaprak indi yüreğimin sularına
Zamanın eteklerinden sıyrılarak savrulduk-
Ötesi olmayan uzak diyarlara
Sesini yitirmiş bir serçe çarptı gözlerimin sarısına
Başladı soluksuz yağmurlar çıldırmışçasına
Delirdim, kimse fark etmedi sokaklar sus pus
Ertesi gün gazetelerde bakışlarını unutmuş iki göz
Asılı kalmış yağmur çarığı yanaklara.
İçime dokunuyor gayrı, şarap kokulu köşeleri bu kentin
Hangi şişeye dokunsan boş dibini gösterdi bana
Benden önce gelenler ne varsa içip gitmişler
Avunacağım bir “ay, kaldı tepemde asılı
Birde güzlerimden silemediğim hayalin.
Şu kör olası yalnızlık yıkıyor belimi sensiz
Bu şehri acıtıyor tenimi/ nisan yağmuru vurduğu zaman
Ki ben bu yüreği /avunacağı bir sevda taşımadım hiç
Sen gittin ya ardından ağlatarak bu koca kenti
Bırak yansın içim deki benlik delireyim yavaş yavaş ……….