“Aklıma gelince o güzel yüzün” diye başlayan şarkıya eşlik etmek isterdim şu an. Sana anlatmaya, böyle başlamak isterdim. Kelimeleri tüketmek istercesine sıralarken, şarkı sözlerini bir kenara bırakıp, içimde geçmişten kalan kırıntıları cümlelerim arasına serpmek isterdim . Yüreğimden geçenleri su gibi aktarmak isterdim hatta… Zaman zaman çağlayana dönüşmesine izin verip aktığı yerde köpükler saçmasına izin vermek isterdim.
Gök gürlesin, şimşekler çaksın isterdim. Bulutlar yorulup yağmurlar yağdırsın isterdim.
Avuçlarım ıslansın ve ben gözyaşlarımı umursamayayım isterdim… Gözyaşım inadına yağmur sularına karışsın isterdim.
Ama olmadı işte…
Meğer ne çok şey istemişim…
Bilemedim…
Sana “Bu bir veda cümlesi sevgili” Diye hitap etmek isterdim mesela. Gözyaşlarım akarken gururu bir kenara bırakıp, gözyaşlarımı görmeni, hıçkırıklarımı duymanı isterdim. Bu son kelimem, bu son gülüşüm diye bitirirken elveda demek isterdim. Bu nasıl heves, diye ardı ardına sorular sıralarken tek bir cevap almak isterdim. Sadece ben değil sen de konuş isterdim.
Bitirmek isterdim içimde kalanları. Tüketmek isterdim senden kalan son kırıntıları. Sen benim mimoza çiçeğimdin, ezme mimoza çiçeğimi, demek isterdim. Basma, çiğneme, ezme işte, ezme demek isterdim.
Ama olmadı işte.
Meğer ne çok şey istemişim…
Yine bilemedim…
Meğer yıllarca, küçük sandığım isteklerim ne çok büyümüş içimde. Meğer ne çok büyütmüşüm fark etmeden. Ben seni büyütürken meğer sen kendini küçültmüşsün fark ettirmeden… O şarkıdaki canımı yoluna koymaya hazır olduğum mimoza çiçeğimdin, bunuda bilemedin.
Bilmedin… Gittin… Sadece beni değil dağlarımı da yıktın giderken. Bu nasıl bir acımasızlıkmış oysa… Bu nasıl bir vefasızlıkmış oysa… Bu nasıl bir merhametsizlikmiş…
Oysa…
Gittin başkasına çiçek oldun da ne oldu diye sormaya gerek yok artık. Artık cümlelere gerek yok. Kifayetsiz kalan sözlere de gerek yok… Boşlukları doldurmaya gerek yok. Artık susmana da gerek yok.
Sen sustun ya hani, ne çok şey anlattın aslında.
Sen sustun ya hani, ne çok şey söyledin aslında.
Sen sustun ya hani, ben anladım aslında
Sen sustun ya işte bu yüzden bilemedin…
Bilemedin…
Oysa,
Sen sıradan biriydin ama, benim sevgimdi seni farklı kılan
Sen herhangi biriydin ama, benim sevgimdi seni özel kılan
Sen öylesine biriydin ama, benim sevgimdi seni sen yapan.
Bu sevgi bende iken, o adını anımsayamadığım yazarın dediği gibi, sen bahane idin sadece...
Bu sevgi bende oldukça sen bahanem olarak kalacaksıın.
Demek sen sadece bahanesin.
Sadece bahanemsin....
Bu bir oyundu belki, saklambaç oyunu bir, iki, üç… Saydım, saydım rakamlar bitti sobe dedim çıkmadın.
Gittin…
Avuçlarım kanıyor, ellerim takıldı dallara, kıymıklar battı parmak ucuma.
Avuçlarım kanıyor.
Bu bir oyundu belli. Elma dersem de çıkma artık. Armut dersem de çıkma……..
Artık sobelemeyeceğim seni yine kaybol, yine git..
Hocam Elif'e ithafımdır.